İzmir seferinin ilk durağı burasıdır. Ne yedimin cevabı şudur:
başlangıç: tabağın yarısı ezme, yarısı yoğurtlu közlenmiş patlıcan. ezmeyi sevmeyen bünye olarak verdim kendimi patlıcana.
yemek: halep işi dana bonfileden. alttaki pide tırışkadan olsa da et mükemmel. üstünde de bol fıstık.
tatlı: gerek fıstıklı baklava gerek de fıstık sarma on numara. olsa bir tepsi yerdim herhalde.
6.11.2008
hoyda bre
Kasım gelmiş dibe vurmuşuz, pastırma yazıyla gaza gelmişiz. Dedim ki bi gayret el atayım bloga yazayım habire. Ne yazsam diye düşünürken aklıma en iyi yaptığım şey geldi: yemek yemek. Vira bismillah
12.09.2008
Eylül geldi hoşgeldi
24.06.2008
Maşallah
4 aydır yazmamışım aferin bana. Boşuna yer işgal etmişiz internet aleminde o zaman. Blogu okumaya gelen de olmamış. Google'da bol bol aranan şeyler hakkında yazalım da hergün gelen giden olsun bari.
26.02.2008
Sabah Şakacısı
Mesai 08.00’da başladığından mecburen 06.30’da çalmaya başlıyor telefonun alarmı. O karanlıkta kalkıp traştı kravat bağlamaydı derken atıyorum kendimi sokağa kargaların kahvaltı vaktinde. Ama ben iş hayatına vs küfrederken bir de şakacı musallat oluyor başıma. Aslında şaka iki tane ama sebebi bir...
1) Hangi akıllı sokakları aydınlatmak için diktiği sokak lambalarını 06.35 itibariyle söndürür? Hala karanlık kardeşim o saatte sokaklar!
2) Temizlik gereklidir faydalıdır tamam ama e güzel kardeşim sen koskoca Abide-i Hürriyet Caddesi’ni her sabah üşenmeden ıslatırsan, mevcut toprak öbeklerini çamur yaparsan ortalığı temizlemiş olmazsın ki... Ortada yağmur yokken bıktım artık işe çamurlu ayakkabılarla gelmekten!
1) Hangi akıllı sokakları aydınlatmak için diktiği sokak lambalarını 06.35 itibariyle söndürür? Hala karanlık kardeşim o saatte sokaklar!
2) Temizlik gereklidir faydalıdır tamam ama e güzel kardeşim sen koskoca Abide-i Hürriyet Caddesi’ni her sabah üşenmeden ıslatırsan, mevcut toprak öbeklerini çamur yaparsan ortalığı temizlemiş olmazsın ki... Ortada yağmur yokken bıktım artık işe çamurlu ayakkabılarla gelmekten!
20 dakka
Gaste'den sonra Doğan efendi el attı da yepisyeni bir beleş gazetemiz var. İşin ilginci reklamlarla falan duyurdular bu durumu; beleş mal için kim reklam yaparsa...
İlk gözlemlerime göre (elbette milletin omzu üzerinden) Posta'nın 20 dakikalık versiyonu olmuş. Ver 3. sayfa haberlerini baksın millet.
Yine de pazardaki hakimiyet Gaste'den yana ama bundaki faktör halkımızın seçiciliği değil de dağıtanların sayısı. Yoksa millet "ay sabah sabah okunur mu bu?" demez bence.
Niye çıktılar ve aradan 3-5 ay geçince hayatta olur mu yine bu gazeteler göreceğiz.
İlk gözlemlerime göre (elbette milletin omzu üzerinden) Posta'nın 20 dakikalık versiyonu olmuş. Ver 3. sayfa haberlerini baksın millet.
Yine de pazardaki hakimiyet Gaste'den yana ama bundaki faktör halkımızın seçiciliği değil de dağıtanların sayısı. Yoksa millet "ay sabah sabah okunur mu bu?" demez bence.
Niye çıktılar ve aradan 3-5 ay geçince hayatta olur mu yine bu gazeteler göreceğiz.
17.02.2008
Gilmore Kızları
Başlarda katlanamıyordum bunlara. Vırvır konuşup kafa ütülüyorlardı. Sonra bir takıldım bırakamadım. Normal bir dizi senaryosunun 3, ortalama bir Türk dizisi senarosunun 7 katı uzunluğundaki senaryosu, kızlarımızın hayata bakışı, çatlak yan karakterler falan derken tiryakileri oldum. Velhasıl bitti dizi, üzüldüm netekim. Gidip ilk sezonları bulmak lazım.
Bir de bir G.G. vardı ne oldu acep ona?
Boat Show
Tuzla tersanelerinde ölümler arka arkaya gelirken bir yandan da Boat Show'da bilmem kaç bin euroluk yatlar görücüye çıkıyor. Kim bilir o yatlardan kaçında kan izi var...
15.02.2008
İstanbullu'nun Gaste Sevdası
Bir haftadır şehr-i İstanbul'da bir Gaste çılgınlığı yaşanıyor. Evden çıkıp metroya gidene kadar en az 2, Maslak üst geçitten geçene kadar da bir o kadar yeşilli amca elime tutuşturmaya çalışıyor. Hiç sevmem gazete kokusunu o nedenle de dokunmuyorum ama metroda omuz üstünden bakıyorum. Zaten insan bir giriyor vagona her 3 kişiden 2 sinde Gaste. Kimindir necidir parası nerden gelir bilmiyorum ama görüyorum ki İstanbullular pek bir severmiş sabah gazete okumayı.
Aydın Doğan da hazırlanıyormuş beleş gazete dağıtmaya hadi hayırlısı...
Aydın Doğan da hazırlanıyormuş beleş gazete dağıtmaya hadi hayırlısı...
22.01.2008
My Blueberry Nights
Bir filmden beklenti nedir? Güzel bir hikaye, akıcı bir senaryo, iyi oyunculuklar, estetik kareler, sağlam bir film müziği... My Blueberry Nights da işte tam böyle bir filmdi bana göre. Kimisi de ağır ve sıkıcı bulmuş. Binbir Gece gibi kaplumbağa hızlı bir dizinin reyting rekorları kırdığı bir ülkeydi güya burası.
2.01.2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)