21.06.2012

malaga night club

Akşam maçı izlerken içerim diye düşündüğüm Tuborg'u bir avuç Antep fıstığıyla tüketip kendimi dışarı atıyorum "şehir manzaralı" odamdan. Nasıl olsa kaybolmam diye düşünüyorum keza otel yeterince yüksek ve çirkin. İzmir'e ilk gelişim bundan sadece 5 sene önce. Bir kış bayramında eski hatunla gelmiştim, otelden çıkınca iyi kötü tanıdık geliyor etraf. Biraz sonra kendimi rahmetli Fil Pizza'nın önünde buluyorum. Nedense rahmetli anneannemin soğanlı böreklerinden aldığım tadı almıştım pizzasından.

Gereksiz iş arkadaşlarımı ektiğimden istediğim yere gidebilirim. Tepemde ebabiller, kah begonvilleri kah yaseminleri geçerek sıcağın izin verdiği ölçüde yürüyorum. Bir yandan da annemin neden Beyrut'u İzmir'e benzettiğini anlamaya çalışıyorum. Bu İzmir'de ikinci yalnız kalışım, ilkinde de bahsi geçen hatundan yeni ayrılmıştım. Adı bir yerlerden tanıdık gelen bir balıkçıya oturuyorum, tek niyetim rakı ve balıkla Kordon'da biraz oturmak.

Kadınlı erkekli grupların doldurduğu mekanda tek erkek olmanın cezasını en güneş alan yere oturarak çekiyorum. Meze tepsisinden yoğurtlu patlıcan ve deniz börülcesi ikilisini tercih edip bir duble de Yeşil Efe istiyorum. Balık yiyeceğimi belirtmem üzerine garson beni dolaba davet ediyor, bu normalde bir müşterinin tuzağa düştüğünün ve sağlam bir kazığa oturacağının göstergesidir keza eğer geçiminizi bu işten kazanmıyorsanız hilal taktiği uygulayan Türk ordusunun kucağına düşmüş Bizans imparatorundan az hallicedir durumunuz. Barbunda karar kılıyorum enteresandır keza küçük balık sevmem, evde küçük balık seven hanımdır. Kilosu 130 TL imiş, 7 adedi 400 gr ediyor. Pek de umursamıyorum, nasıl olsa şirkete fatura edilecek.

Önce deniz börülcesini sonra patlıcanı bitiriyorum, bu arada da balık geliyor. Gayet güzel tadı; kafalarını yemiyorum. Hanım karşımda olsaydı tabağına atardım. Rakımın son dublesini güneşin batışına denk getirmeye çalışıyorum, olmuyor. Ne de olsa en uzun gün bugün.

Bunları unutmadan yazmak için kalkıyorum, biraz sahilde yürüyüp bir şeyler hissetmeye çalışıyorum. Olmuyor. Odamın şehir manzarasında Malaga Night Club'ın neon ışıkları var.

11.06.2012

41 kere maşallah mı?

Bundan 56 ay önce şirkete adım attığımda bir şirket bilgisayarı vermişlerdi. Sanki içerisinde devlet sırrı varmış gibi şifresini belli aralıklara değiştirmek, içerisinde bir büyük harf ve rakam kullanmak ve sürekli değiştirmek gerekiyordu. Ben de her mantıklı insan gibi "Abcd01" şifresiyle şirketteki hayatıma başladım ve her seferinde sayıyı birer birer artırdım. En sonunda bu sabah itibariyle o şifre "Abcd41" oldu; arada mecburiyetten düzen dışına çıkanları da unutmamak lazım-misal bir önceki IT'nin verdiği "Adana01" idi.

Neyse bu sabah şu gerçek bir kez daha yüzüme çarptı: hayatımın neredeyse 5 yılını burada tüketmiş bulunuyorum.

6.06.2012

ne kadar da çok olmuş

Hiç bu kadar uzun ara verdiğimi hatırlamıyorum. Sebep kesinlikle yazacak şey bulamamam. Ya yazacak konum yok ya da zaten olanları da başka mecralarda harcıyor muyum bilemiyorum. Bir yandan da dönem dönem gelen iş seyahatleri ve sosyalleşme zorunlulukları düzenimi bozuyor. Genel bir konsantrasyon güçlüğüm de var; hepsi bir araya gelince pasif agresif bir davranış olduğunu söyledi işin bir uzmanı.

Yazısı kuvvetli birisi benim başarısız bitki yetiştirme uğraşlarımdan-sokakta duvarlardan fışkıracak kadar arsız aslanağzını bile öldürmemden bahsediyorum, ya da kefir yapma maceralarımdan-evet yapabiliyorum!- eğlenceli yazılar çıkartabilirdi. Ya da akşam serinliğinde yıllardır özlemini duyduğum bir şekilde balkonda oturup gökyüzünü izlerken döktürebilirdi. Ne yapacaksınız eldeki malzeme bu...