13.05.2012

ilüzyonlar diyarı


Bundan 40 sene önce çölün ortasında önemsiz bir kasaba olan Dubai'nin bugün kurduğu simülatif şehir görülmeye değer gerçekten de. Yedi şeritli yollar, gökdelenler, alışveriş merkezleri sanki bir bilgisayar oyunu gibi görünüyor. Her şeyin "en"i orada: "en büyük", "en pahalı", "en pahalı"...

Şehrin %5'i yerlisi, %20 expat ve %75 de en ağır işleri yapan ve de bu görkeme sadece uzaktan bakabilen işçiler: Pakistan'dan, Etiyopya'dan, Hindistan'dan gelenler. Durumu anlamak için Independent'ta çıkmış şu makaleyi okumanızı öneririm.

Şehirde hayat bir kaç yer dışında alışveriş merkezleri ve otellerde geçiyor. Ne de olsa klima ve alkol sadece buralarda var (doğrusu alkol sadece otellerde var-ılımlı şeriat). İçinde kayak pisti bile olan alışveriş merkezleri para harcamak isteyenler için cennet, çünkü ülke vergiden muaf bir yapıda. Bur Dubai denilen eski bölge ise bizim Mahmutpaşa'yı andırıyor. Şüphesiz ki daha insani geri kalan tüm o mimari ve mühendislik laboratuarına kıyasla.

Alışveriş yapmadığımıza göre bizi paklayacak bir yer var: kumsal. Kafeler ve iğrenç müziklerle işgal edilmemiş uzun bir plaj ve harika mavi bir deniz. Aynı kumu biraz daha içeriye doğru takip edip binaları da aşınca çöle varılıyor kolayca. Burası da herkesin bildiği gibi sarı, uçsuz bucaksız ayrı bir dünya.

Her yere arabayla gitmek gerekiyor, bu durumda taksi önemli bir seçenek-ki fiyatlar ucuz. Bununla birlikte klimalı duraklara sahip otobüs ve uzay üssünün andıran durakları, yerin üstünden giden yolu ve biraz fazla para verince kullanabileceğiniz "gold class" vagonuyla metro da birer alternatif.

Dünyanın 170 ulusundan insan yaşadığı için yemek konusunda isediğiniz alternatifi bulmak kolay. Bir Emirlik spesyalitesi yemedim ama özlemini duyduğum Uzakdoğu ve Lübnan yemeklerine doydum.

Görülmesi gereken bir diyar Dubai. Paranın nasıl bir dünya yaratabileceğini görmek gerçekten etkileyici. Bununla birlikte turistik aktivite açısından kısıtlı, bu ihtişamın arkasında yatan sömürü ise sinir bozucu.

11.05.2012

dülger balığının ölümü

"Artık her şeyi anlamıştı. Denizlerin dibi alemi bitmişti. Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmek... Ne sabahları birdenbire, yukarılardan derinlere inen serin aydınlıkla uyanıvermek., günün mavi ve yeşil oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüzeye doğru fırlamak... Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarla aletlerini yakamozlara takarak yıkanmak, yıkanmak vardı. Her şey bitmişti:"

tek değişen alkolün kalitesi



16 yıl önce dinlediğim şarkıları dönüp dönüp dinliyorsam sorun sende mi yoksa bende mi? O zamanlar iğrenç tekel votkasına vişne suyunu katık ederdik bugün maşallah seçeneğimiz çok. Tek fark budur.

2.05.2012

dubai prelude

Hiç aklımda yoktu Dubai'ye gitmek. Bu nedenle olsa gerek pek bilgim de yoktu. Nitekim kendisi Birleşik Arap Emirlikleri Devleti'ni oluşturan yedi emirlikten bir tanesi ve de en batılısı-bu konuya bir sonraki yazıda değineceğim.

Peki noldu da oldu ben Dubai yollarını tuttum? Bir kere orada arkadaşların olması ve onların muhteşem konukseverliğiyle birlikte turist olarak gelsem yapamayacağım şeyleri yapma imkanı buldum; otel parası vermemek de cabası, keza oteller pahalı oralarda.

Birleşik Arap Emirlikleri gayet de formaliteden de olsa vize istiyor. Eğer biletinizi THY'den alırsanız istenen belgelerin jpeglerini internete yükleyip bir de 85 doları bayılıp kısa sürede vizeyi de alıyorsunuz. Bir de prosedür gereği imzalı bir metin göndermeniz gerekiyor, benimkini kaybedip gereksiz stres yaşattılar.

Velhasıl kelam bir geceyarısı Dubai'ye indik. Yine arkadaşlar sağolsun karşılama şirketiyle anlaşmışlar, bu sayede methini duyduğum retina taramasına da girmeden ülke sınırlarına ve dolayısıyla da çöl ortamına ayak bastık.