30.10.2016

trakai





Trakai, Vilnius'tan trenle yarım saatte ulaşılabilen bir sayfiye yeri. Litvanya Büyük Dükalığı'nın bu eski başkenti göl ortasındaki bir adada yer alan kaleye ev sahipliği yapıyor ve göl de özellikle haftasonları türlü çeşitli su aktivitelerine imkan sağlıyor. Ayrıca etrafta bol bol da fotoğraf çektiren gelin-damat ikililerine ve de bekarlığa veda toplantılarına denk geliyorsunuz.

Trakai'nin bir başka özelliği de Yahudi Türkler Karayların (Karaim) merkezi olması. Sayıları artık yüzlerle ifade edilen ve dilleri yok olma aşamasındaki Karay Türkleri'nin 1397 yılında dük Vytautas tarafından Kırım'dan getirildiği söylenmekte-o zamanlar Litvanya Büyük Dükalığı'nın Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar yayıldığını da belirtmek lazım. Karaylar'ı merak edip araştırınca ilginç şeyler de ortaya çıkıyor. Zamanında geniş bir coğrafyaya yayılmış bu halk diğer Yahudi topluluklarından da farklı bir inanca sahip ve bu nedenle de soylarının devamı tehlikede. Türkiye'dekilerle ilgili şu yazıyı tavsiye ederim.

Tren istasyonundan göle yürüyüş onbeş dakika kadar sürüyor ve yol boyunca ahşap Karay evlerini görüyorsunuz, ayrıca karşınıza Karayca tabelalar da çıkıyor. Karay yemeği olan kıbın ve cantık yiyeceğiniz yerler de cabası. Hava güzelse göl kıyısında ve kalenin etrafında dolanmak keyifli, merak ediyorsanız Etnografya Müzesi de gezilebilir. Nitekim 2-3 saat gezmek için yetiyor Trakai'ye. Son bir not: bileti istasyondan değil de trenden alırsanız daha pahalı, ayrıca sadece nakit kabul ediyorlar gişelerin aksine.


16.10.2016

vilnius

Vilnius diğer Baltık şehirlerine göre biraz daha mütevazi, kaldırımlar daha dar ve bakımsız. Yine bir eski şehir var cazibe merkezi. Yine Arnavut kaldırımı sokaklarda dolaşmak çok zevkli. Fotoğrafta görülen Gediminas Kulesi şehre tepeden bakmak için iyi bir yer. Beyaz Vilnius Katedrali ile başlayıp, arada karşınıza çıkan kiremit rengi kiliseleri gezip en son da Ortaçağ şehrinin son görülebilen kapısı Şafak Kapısı'nın üzerindeki küçük şapelle bir dini tur da yapılabilir.

Vilnius'u diğer şehirlerden daha ilginç yapan yer ise ufak bir dereyi aşıp köprüden geçince karşınıza çıkan Uzupis. Tıpkı Metelkova gibi alternatif bir bölge olarak ön plana çıkıyor. Hatta kendilerine bir anayasa bile hazırlamışlar ve bunu 24 ayrı dilde yazıp sergilemişler. Merak edenleri şöyle alabiliriz.



2.10.2016

riga



Riga'nın eski şehri surların içinde hapsolmadığından (ne de olsa savaşlar sonrası yıkılmış) Hansa dokusu daha yeni binalarla biraz iç içe geçmiş durumda. Klasik bir Eski Şehir var ki burada lonca binaları ve rivayete göre ilk Noel ağacının süslendiği Karakafalar Evi (en üstteki fotoğraf) kiliseler ile birlikte Ortaçağ mimarisinin güzel örnekleri olarak karşınıza çıkıyor. Elbette yer yer Sovyetik dönem de işin içine karışmıyor değil. Mesela en başat örneği hemen Eski Şehri çevreleyen park ve kanalın tam orta yerinde bulunan Özgürlük Anıtı. Sonuçta bu Baltık'ın genel özelliği ama Riga'yı farklı yapan Art Nouveau binalar. Bunların kaynağı da meşhur yönetmen Eisenstein'in mimar babası. Kendisinin yüzyıl başından kalan eserleri Alberta ve Elizebetes sokakları boyunca görülebilir.

Şehirdeki bir başka enteresan yapı ise aşağıda görülen pazar yeri. Kendisi zamanında Almanlar tarafından zeplin hangarı olarak yapılmış. Zeplinin esamesi okunmadığı için de şimdi Avrupa'nın en büyük pazar yeri olma iddiasında.


Letonya 1918 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra önce Nazi sonra da Sovyet işgaline uğrayıp uzun süre SSCB'nin içinde yer aldıktan sonra 1991 yılında tekrar bağımsızlığıa kavuşuyor. Tüm bu süreçleri ise girişi ücretsiz olan Letonya'nın İşgali Müzesi'nde görebilirsiniz.