30.09.2009

gezelim görelim-2: bangkok siem reap yolu

Bangkok'tan Kamboçya'ya karadan geçmenin en kolay yolu Aranyaprathet-Poipet sınır kapısını kullanmak. Bunun için otobüs ve tren seçenekleri var. Otobüsler de ikiye ayrılıyor: terminalden kalkan otobüsler (200 baht) ve acentelerin ayarladığı otobüsler (250-300 baht). Terminal falan uğraşmayayım diyorsanız Khao San'da bulunan acentelerden birisinden biletinizi alabilirsiniz. Yalnız hep bahsi geçen bir konuya dikkat edin: normalde Bangkok-Siem Reap arası otobüsle 10 saat civarı sürerken bazı acenteler bu süreyi uzatıp 20 saate çıkartarak sizi anlaşmalı oldukları guesthouse kapısına bırakıyorlar, siz de yorgun olup başka yer aramaya üşendiğinizden kalıyorsunuz orada. Ben de işi garantiye almak için biletimi sınıra kadar aldım bir İsrailli acenteden. Evet oralara giderseniz dünyayı gezen birçok İsrailli gençle karşılaşabilirsiniz; dolayısıyla birçok İsrailli'nin işlettiği seyahat acentesiyle de.
Sınıra otobüs yolculuğu 4-5 saat sürüyor. Daha sonra önce Tayland'dan çıkışınızı yapıp sonra da Kamboçya'ya ayak basıyorsunuz. Ben e-visa aldığımdan langır lungur geçmiştim sınırdan. Daha sonra sizi bir ücretsiz shuttle otobüsü alıp otobüs terminaline bırakıyor. Burada da iki seçeneğiniz var: otobüs veya taksi. Bir taksiyi 36 dolara kapatıp 3 saatte Siem Reap'te olmak gayet kolay bir iş. Bir de hatırlatma: sakın burada döviz bozdurmayın. 1 doların sınırdaki değeri 3500 rielken bu oran şehirlerde alışverişte 4000, döviz bürolarında 4200-4300 riel seviyesinde.
Kara yolculuğunun en güzel yanı hem çevreyi gözlemlemek hem de ülkeler arasındaki farklılıklara tanık olmak. Tayland'da trafik soldan ve kurallara uygun akıp çevrenizde kısmen bir refah varken sınırı geçince trafik sağa geçiyor ve yola insanlar, motorsikletliler, köpekler, buffalolar atlamaya başlıyor. Bangkok'ta 5 gün boyunca duymadığınız korna sesini Kamboçya'ya girdiğiniz andan itibaren sadece bindiğiniz arabada 5 dakika içerisinde duyabilirsiniz. Ama asıl etkileyici olan uçsuz bucaksız yemyeşil pirinç tarlaları ve fakirlik; ve tüm bunlara karşılık sizi görünce gülümseyen insanlar...

29.09.2009

gezelim görelim-1: bangkok

Resmi adı Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Yuthaya Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon Phiman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit. Taycası กรุงเทพมหานคร อมรรัตนโกสินทร์ มหินทรายุธยา มหาดิลกภพ นพรัตน์ราชธานีบุรีรมย์ อุดมราชนิเวศน์มหาสถาน อมรพิมานอวตารสถิต สักกะทัตติยะวิษณุกรรมประสิทธิ์. Kanallar, gökdelenler ve hemen yanındaki gecekondular şehri.
Yolu Güneydoğu Asya'ya düşen birinin mutlaka gideceği bir şehir, malum diğer ülkelere uçak vs aktarması burada yapılıyor. E gitmişken görmek de lazım değil mi? Gelelim sorularınıza; ben de Hıncal Uluç edasıyla cevaplamaya çalışayım.
Nereleri görelim?
10 milyonluk bir şehirden ve bölgenin en önemli ülkesinin başkentinden bahsediyoruz. Görecek gezecek yerler çok. Ben gördüklerimi anlatayım aklınıza takılan olursa konuyu açarız.
Bir kere Bangkok tapınaklar merkezi hepsini görmeye çalışmanın manası da yok zaten. Ben en önemlilerini söyleyeyim.
Wat Phra Kaew: Kraliyet Sarayı'nın hemen dibinde bu tapınak. Etraf böyle rengarenk heykeller çatılar. İçeride mutlaka görülmesi gereken Emerald Buda bulunmakta.
Wat Po: Wat Phra Kaew ve Sarayı geçince ulaşabilirsiniz. İçeride meşhur Yatan Buda bulunmakta. Boyunun 46, yüksekliğinin 15 metre olduğunu söyleyince neden meşhur olduğunu anladınız herhalde. Burada bulunan çanaklara para atın çok eğlenceli.


Wat Arun: Benim favorim. Nehrin karşı yakasından muhteşem bir görüntü sergiliyor 80 metreye yaklaşan boyuyla. Çıkın tepesine nehri izleyin. Sonra gene karşıya geçin tekneyle, hemen o iskelede oturup tapınağa karşı Singha için. Kolonyal mimari örneği binaların önünden geçip çiçek pazarına ulaşın. Ondan sonrası Chinatown zaten...
Grand Palace: Wat Phra Kaew ile komşular zaten. Gitmişken gezin. Bu arada her türlü tapınağa giderken ayakkabı-şort-tişört üçlüsünü giymeyi unutmayın almazlar valla terlikle askılıyla içeri.

Ne yiyelim?

Eğer oralara gidip de alışveriş merkezlerinde fastfood falan yiyorsanız hiç tanışmayalım sizinle. Oturun sokaklardaki yemekçilerde yiyin, olmadı meyve satanlardan meyve alıp yiyin, olmadı alışveriş merkezlerine gidip suşi falan yiyin. Bir kere oralar feci ucuz olduğundan buralarda yanına yanaşamayacağınız yemekleri gayet ucuza yiyebilirsiniz. Örneğin hayvan gibi kalamar ızgara 10, suşi seti 9 TL. Bilmem anlatabildim mi...

Ne içelim?

Singha, Singha, Singha. Harika bir lager beer efendim bu, ama adı "sing" diye telafuz ediliyor. Bununla birlikte sokaklarda envai çeşit meyve suyu, market ve lokantalarda çeşit çeşit buzlu çay ve kahve bulabilirsiniz. Ha bu arada tepesi kesilip içine pipet konulan ve çok leziz birşey olan hindistan cevizini de unutmamak lazım.

Nasıl seyahat edelim?




Bangkok'ta çeşit çeşit ulaşım yöntemi bulunmakta. Kullandıklarım hakkında yorum yapayım.
Tuktuk: Kesinlikle kullanmayın. Taksiyle 40 bahta gittiğiniz yol için 200 baht isterler. Bir de o sıcak ve egzoz kokularına maruz kalmanın mantığı yok.
Taksi: Bangkok sokakları rengarenk taksilerle dolu yapmanın gereken kazık yemeden doğru taksiyi seçmek. Bunun için hareket halindeki bir taksiyi durdurun; sonra gideceğiniz yeri söyleyip taksimetre açıp açmayacağını sorun. Herşey tamamsa klimanın altında rahat bir yolculuk sizi bekliyor. Tabii müthiş bir trafik ve 200 saniye civarı yanan kırmızı ışıklarla birlikte. Bu arada tek başına gezen beyaz bir erkeğin taksi şöförleri için müthiş bir av olduğunu söylemem lazım. "Abi seni masaj salonuna götüreyim", "o tapınak kapalı gel timsah çiftliğine gidelim", "bak burada süper çantalar var". Bu cümlelere karşılık "hayır arkadaşım beni dediğim yere götür" derseniz en kötü ihtimal taksiden indiriliyorsunuz. Size taksi mi yok...
Skytrain: Yolların üstünden giden buz gibi klimalı tren. Melih Gökçek bu üst geçitlerden oluşan yolları ve onun da üstünden geçen Skytrain'i görse hemen Ankara'yı donatır bunlarla. Şehrin bir ucundan bir ucuna 40 bahta gidebilirsiniz bu sayede. Bilet almak için yaklaşın gişeye, söyleyin gideceğiniz yeri, uzatın parayı. O da ne paranızı bozuk olarak mı geri aldınız? Doğru çünkü biletleri makineden alıyorsunuz. Gidin makinenin başına, basın kaçıncı bölgeye gidecekseniz, atın paraları, alın bileti. Bu kadar basit.
River Express: Malum Bangkok şehri, kanal boyunca gezip duraklarda indiren tekneler mevcut toplu taşıma olarak. Skytrain'de Takasin Köprüsü durağında inin ana durağı hemen köprünün altında. 6. durak Chinatown, 8. durak Wat Arun, 9. durak Grand Palace, 13. durak Khao San'a ulaştırır sizi. İlk bindiğimde deli gibi bir yağmur, görevlinin her durağa yaklaşıp ayrılırken öttürdüğü düdük, dilini bilmediğim insanlar çok egzotik bir nehir yolculuğu sağlamıştı bana.

Ne alalım?
Bangkok içinizdeki alışveriş canavarını uyandıran bir yer. Siam Paragon'da Lamborgini, MBK'da ucuza orijinal çanta, tshirt alabilirsiniz. Bir de meşhur Chatuchak haftasonu pazarı var ki... Ben haftasonu gidemedim ama hemen arkasındaki Chatuchak Plaza ve klimalı JJ Mall bir günümü aldı benim.

Nerede kalalım?
Her keseye uygun yer bulabilirsiniz Bangkok'ta. Sukhumvit daha çok otellerin olduğu pahalı bir bölgeyken Khao San dünyadaki en baba backpacker merkezlerinden birisi. Tercih size kalmış.

Bu arada gittiğiniz yerden emin değilseniz ve 5 dakika boyunca bir "falang" görmediyseniz muhtemelen kaybolmuşsunuzdur. Eğer kaybolduğunuzu düşünüyorsanız Taylardan yardım isteseniz bile İngilizceleri çok iyi olmadığından faydası olmayacaktır. En güzeli kaybolmuş bakışlı bir başka falang bulmak.

28.09.2009

eylül

Sonbahar güzeldir. Hava serin olur, insanlar çekilir ortalardan özellikle haftaiçi akşamları. Poyrazlar karayeller üşütür insanı. Önce palamut sonra lüfer zamanıdır. Buna karşılık ilkbaharın önü ne kadar aydınlıksa sonbaharınki de o kadar karanlıktır. Günler kısalır hava kararır.
İşsizlikler, boş gezmeler, ayrılıklar sonbaharda olur nedense.
Suçluluk hissi içimi ezdi haftasonu sokaklarda gezdikçe. Neden uzaklara kaçtığımı hatırladım şimdi.

25.09.2009

sakalımı kestim

Sakal bırakmak benim için saç uzatmakla birlikte özgürlüğün göstergesi. Velakin saçları 3 sene boyunca uzatıp sonra da sıkılıp kestirdiğim için konuyu sakal bırakmak başlığı altında incelemek daha uygun. Hem zaten kafada saç da kalmadı ki.
Malum iş güç ayağına her sabah traş oluyorum ve gerçekten bir işkence oluyor bazen. 3 haftalık tatilim boyunca da bir kez bile dokunmadım sakallarıma ve sabah işe gelmeden önce mecburen keserken bu düşünce aklıma geldi. Nerede uzamış bir sakal varsa orda özgürlük vardır bence. İş/okul vs için bir kural yoktur; sakallar batıyor diye söylenen sevgili/eş yoktur; "ne lan o sakal" diye söylenen bir ana/baba yoktur; "dinci mi oldun la" "anarşist misin lan sen" diye saçmalayan insanlar yoktur. Peki ne vardır? Kafana göre istediğin sürece sakal bırakabilme özgürlüğü vardır. Bende yok bu özgürlük sonuçta. Şeytan diyor bas istifayı uzat sakalı ama sonra gerçekler geliyor akla. Evet çok mutsuzum.

24.09.2009

neden döndüm istanbul'a




Döndüm. Yarın iş var. Bugünü tembellikle geçireyim sen de 1-2 fotoyla idare et şimdilik. Ayrıntılı yazılar gelecek yakında.

23.09.2009

donus yolu

Bir tatilin daha sonuna geldik sevgili blog. 4 saat sonra adayi 10,5 saat sonra da ulkeyi terk ediyorum. Bakalim bir daha ne zaman gorecegim Taylar ve Khmerler ulkesini.

22.09.2009

ye ic yat


Sartlar ve zemin yaymaya musait blog. Maksimum 300 metre ama bu sefer capim. Butun gun yay sahilde Martin Eden oku dusun. Sonu boktur yalniz bi isin.
Not: Yav Singha cok ozleyecegim ben seni ama...

21.09.2009

koh samet

Tayland'a dondum ve Koh Samet'e gectim. Yoruldum artik onu fark ettim. Seyahat planimi tamamlayip dogaclamaya gecince icin havasi mi kacti ne? Yarin yine malak gibi yayilirim deniz kenarinda sonraki gun de donus zaten...

19.09.2009

sahilde yayilmaca

Topu topu 200 metre yurumusumdur bugun. Italyan bir abinin islettigi ve dun aksam da gittigim bara gidip saatlerce yayildim. Sonra odaya donup uyudum. Simdi gene gidip gene yayilacagim. Yarin bu guzel ulkeden gidiyorum. Yolum duser umarim tekrar...

18.09.2009

deniz mevsimi acildi

1980lerden kalma pigmeler icin yapilmis bir otobusle 4 saatlik iskence gibi bir yolculuk sonrasi deniz kenarina ulastim. Gitmek istedigim adada yer olmayinca degisti planlar ne yapalim. Denize girdim ogleden sonra aksam da barakudanin kalamarin dibine verdim. Denizi ilikmis buralarin blog, belirteyim.

17.09.2009

yoruldum

Ne yorucu ismis o tapinak senin bu sehir benim gezmek. Yeter yav ben tropik kumsallarda malak gibi yatip denize girmeye gidiyorum arkadas.

16.09.2009

pol pot. bastard no 1

Merak etme blog sagim. Rahipten kacip yagmurda Garanti Bankasi'nin hiyarligi nedeniyle Khmer ellerinde parasiz kalma arasinda Branislav kardesimle 3 gunde 5. kez karsilastim. Aksam yemege gel birisi daha olacak dedi. Sonucta bir Sirp bir Turk bir Isvicreli oturup geceyi 2 yaptik.
Sabah OzSiemReap'in cevval soforuyla dakikada ortalama 2 korna sesiyle Phnom Pehn'e girdim hayirlisiylan.
Hava kapali, Tuol Sleng'e gittim icim daraldi...

14.09.2009

budist rahip de insan arkadasim

3 gundur sabah 8'de motora atlayip o tapinak senin bu tapinak benim geziyorum, gun batimiyla beraber de dogru odaya. E boyle olunca bugun oglen 50 derece sicakta pilim bitti Angkor Wat'ta bir golge bulup yigildim; biraz otemde de turunculara dolanmis 2 budist rahip kardesim. Laf atti bir tanesi ben de yanlarina gittim falan basladik muhabbete. Cok merakli cikti arkadas basladi sormaya, doktor oldugumu ogrenince de dedi "hocam boyle yanlarima agri giriyor napmam lazim?'' Biz bir saat bir tas ustune oturup geyik yaptik; eminim ki bircok kisinin elinde rahiplerle cekilmis fotografim var su an. Ben bu arkadasa senin ilacin bende diyince cok mutlu oldu hemen tapinagini isaretledi haritada; yarin misafirim blog rahiplere. Birsey degil bunlar ceteyse kacirirlar beni haber alamazsin benden.
Tam Angkor Wat cikisi da yine karsilastik, tum yolu muhabbet ede ede birlikte yuruduk. Bir suru fotografim da orada cekilmistir. Ben bu rahip arkadasin gastritine derman olursam cenneti garantilerim degil mi?

13.09.2009

khmer usulu kendin pisir kendin ye

Angkor Wat'in etrafindaki golleri ve cimenleri gorunce aklimdan biz olsak mangala veririz buralarda dusuncesi gecti. Aksam gezinirken barbekucu gorunce oturdum hemen. Dedim yap sen ortaya karisik inek, tavuk, kalamar, yilan, timsah. Boyle bir izgara geliyor ortasi kubbe; eti oraya koyuyorsun. Etraftaki cukura dolduruyorsun yesillik ve noodle; oldu mu sana corba? Sonra al etini doldur kaseye corbani ye. Yilan lezizmis, timsah biraz sert. Sirada kopek eti var...

12.09.2009

angkor wat`in cocuklari

C1: cocuk no1
C2: cocuk no2
B: ben

C1: Nerden geliyorsun?
B: Turkiye.
C1: Turkiye`nin baskentini bilirsem heykellerimden alir misin?
B: Tamam neymis?
C1: Ankara
B: ...... Nerden biliyorsun
C1: Turistlerden ogrendim. Her ulkenin biliyorum.
B: Soruyorum o zaman. Izlanda
C1: Reykjavik
B: Iran
C1: Tahran
B: Peru
C1: Lima
B: Sen ver su Buda heykelini bana. Son soru... Liechtenstein
C1: Vaduz. Gule gule
B: Honk

C2: Nerden geliyorsun?
B: Turkiye.
C2: Ulkenizin baskenti Ankara. Ama onceden Istanbuldu
B:.....

Not: Tum bu diyaloglar benimkine es bir Ingilizceyle yapilmaktadir.
Not2: Yolu buraya dusenler yaninda bozukluk getirsin, bu memlekette bozuk para yok cocuklar hasret kalmis biriktiriyor.

11.09.2009

yalniz ama cok guzel bir ulke

Sinirdan girince degisiyor hersey. Trafik saga geciyor, trafik kurallari hice sayiliyor; yola mandalar kuslar kopekler insanlar motorsikletler atliyor. Goz alabildigine pirinc tarlasi, agaclar; yesilin bircok tonu... Insanlar guluyor, beline kadar suya da girse guluyor. Bu ulkenin uzerinden Fransa geciyor, ABD bombaliyor, Pol Pot nufusun beste birini katlediyor, Vietnam birlikleri giriyor ulkeye ve bu insanlar hala gulebiliyor ve ben bunu anlayamiyorum. Siem Reap dedigin yer kucucuk biryet ve ana caddeden adimini atinca toz toprak. Ve inanlar hala guluyor; ben gercekten anlam veremiyorum buna...

10.09.2009

pulum cikar mi acaba?

yagmura yakalanmaktan, balikkarideskalamarvsvs yemekten pullarim cikar mi acaba? Neyse yarin sabah Kambocya'ya geciyorum. Thailerden sonra bakalim Khmerler nasilmis...

9.09.2009

wat arun

Ilk gun gidip cok etkilenmistim ama yagmurun etkisiyle tadini cikaramamistim. Bugun tekrar gittim; tepesine ciktim; nehri izledim uzun sure; tekneyle geri dondum (ki bu yolculuk 3 baht burada umumi tuvaletle birlikte alabildigim en ucuz sey-TL cevirisi 1-2 kurus falan olsa gerek). Iskelenin kenarina kurulup 2 Singha goturup karsidan izledim tapinagi sonra asci Naaaaa (evet uzuyor boyle) gelip geyik yapti benle ve kovdu. Ben kalsam olur mu burda acaba?
Fotograflar donunce, merak eden bakar netten nasil birseymis.

8.09.2009

musona laf eden maymun olsun

dun laf ettik o kadar musonlara aha bugun donuma kadar islandim. bu millet soldan gidiyor ya ben adapte olamadim daha. skytrainde kaybolunca gece kaldim ana o da ne birden hava kapkara oldu. ben tekneye binince de indirdi hala yagiyor. simdi bir internet cafede mahsurum blog cikinca bir yagmurluk falan alayim. musonlar guzel aslinda rahmet rahmet...

7.09.2009

beni muson yagmurlarinda yikasinlar

bu ne yav. hadi yaginca rahatliyor hava da sonra niye popomdan ter fiskirtacak kadar nem basiyor. sozum sana muson yagmuru...

6.09.2009

sukhumvit dedigin ankaraymis

Ayni genis ve bicimsiz kaldirimlar. Gerci biz Melih Gokcek abimize gulerdik ustgecit fantazisi nedeniyle ama adamlar ust gecitlerden caddeler yapip bir de onun ustunden Skytrain gecirmis. Yarin da sehrin tarihi yarimadasini gorelim bakalim.

5.09.2009

yolcudur abbas bağlasan durmaz

Büyük şeyler yaşarsın büyük değişimlere neden olur. Tek başına İstanbul çevresini gezmemiş ben Kamboçya yollarına düşüyorum. Yarın öldüğümü gördüğümde "ah şunu da yapsaydım" demek istemiyorum. Belki de yemeyi, gezmeyi, yaşamayı çok seven ama bunlar için 55 yıl ömrü olan birisinin mirasıdır bu yaşamaya/yapmaya çalıştığım. Öyle ya da böyle yola düşme dürtüsü bu kez herşeyi bastırdı. 3 hafta yokum; elimden geldiğince yazarım.
3 hafta için 3 parça eşya bir sürü kitap-dergi aldım. 5 kiloluk bavulun en büyük ağırlığı Bangkok'tan sipariş edilen 1 kiloluk keçi peyniri. Bakalım neler olacak? Bakalım nasıl dönülecek?

4.09.2009

konstromasyon

Yarın gidiyorum diye bu hafta herkesin beni göresi gelmiş. Hafta başından beri her akşam dışarıdayım, geç geliyorum eve yatıp uyuyorum. Farmville'de az ürünüm telef olmadı o sebeple. Bu arada dişim tuttu, ülserim azdı, bugün de bir kırgınlık var üzerimde. Sağolsun şirkette de 1,5 yıldır bekleyen işlerin hep bu hafta hatırlanası gelmiş. Herşeyi boşverdim basıp gidiyorum yarın gece.
Dün akşam hava güzeldi, ay harikaydı. Eylül'de istanbul harika oluyor ama bu sene pek yaşayamayacağım.
Neyse sevgili blog, üst kattaki poposundan korkan müdire ve şürekasından mailler geliyor gene. Psikopat seri katil olmamak için ben bir sakinleşip işime döneyim.

1.09.2009

hava ve takvim yazı bitirmeye elverişli

yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye
ve sonra hiçbir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya başlar yeni bir mevsime
orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında
incelen yazın akşam esintilerinde
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz ıskaladığımız şeyleri
yatıştırır rüzgarlar
dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne "dinginlik" adını verir
"seni iyi gördüm" diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki
köşe başları, akşamüstleri, kokular
tozar gider zamanın boşluğunda
karışır anların kuytu belleğine
belki sonraları bir gün
hatırlanır aynı kederle
yazın bittiği her yerde söylenir
söyleyenler inanır gerçekten birşeylerin bittiğine
yaz biter
eskir geceler, serin hüzünlü
yeni mevsime hazırlık ömrün teğel yerleri
bir yanı telaş, bir yanı ürperten yaz sonu ikindileri
çıkarır sizi dalgın derinliğinizden
yaşadığınızı duyarsanız teninizde
bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz, temiz yastıkları
ahşap pancurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride
yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendiği gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiçbir şey hiçbir şey
hiçbir şey
yalnızca üşüyorum şimdi