"Artık her şeyi anlamıştı. Denizlerin dibi alemi bitmişti. Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmek... Ne sabahları birdenbire, yukarılardan derinlere inen serin aydınlıkla uyanıvermek., günün mavi ve yeşil oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüzeye doğru fırlamak... Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarla aletlerini yakamozlara takarak yıkanmak, yıkanmak vardı. Her şey bitmişti:"
2 yorum:
Selam Çerçöp,
Dülger Balığı’nı hiç bilmezdim. Ne adını duymuştum ne cismini görmüştüm. Ne zaman ki Sait Faik’in Dülger Balığının Ölümü adlı öyküsünü okumuştum, içimdeki merak, birden karıncalanmaya başlayıvermişti! Nasıl merak etmem? Öncelikle acaba dülger kelimesi bir mana ifade eder miydi ki? Etmeliydi. Çünkü Sait Faik öyküsünün bir yerinde dülger balığından söz ederken, “ denizlerin görünüşü pek dehşetli; fakat huyu pek uysal, pek zavallı bir yaratığıdır. Bir çok yerlerinde çiviye, kesere, eğriye, kerpetene, testereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikenleri vardır. Dülger balığı adı ona bunlardan ötürü takılmış olmalı.” Der. Öğrenmiştim ki Türkçe’mizde, dülger kelimesi marangoz anlamına gelmekteydi. Peki şekli neye benzerdi ki?
Bu yazının devamını okumak isterseniz, burdan buyrun:)
http://hayalkahvem.blogspot.com/2009/06/dulger-balg-ve-ic-dunyamz.html
ancak okuyabildim :)
dülger balığı enteresan bir balıktır şekliyle ve de rengiyle. tadı da pek güzeldir. hikayesi aziz pierre'e de dayandırılır ki sanki daha doğrudur. havarilerden balıkçı pierre tutar balığı yani iz onundur. bu arada o dönem balıkçılar toplumun en alt tabakasını oluşturur ve isa kilisesini bir balıkçıya emanet eder, bir din için büyük risk. neyse konu nereye geldi :)
Yorum Gönder