Beş sene önce de böyle kapalı ve sıkıcı bir pazar günüydü. İlk aklıma gelen bu oluyor artık. Gerisi yavaş yavaş silikleşen anılar. Unutmamak için belirli aralıklarla hatırlamak lazım aslında-yılda bir değil. Yoksa o gün yağan yağmur, bir gün önce oynanan maç, okuduğum kitap, şırıngadaki süt beyazı sıvı, cihazların periyodik sesi, başucunda durduğum yatak, eve döndüğümüzde bizi kapıda karşılayan koca kurbağa yok olup gidecek. Halbuki ben ölene kadar yaşaması gerekiyor benimle, yoksa eksik biri olurmuşum gibi geliyor.
Bir yandan da beş yıl içerisinde çok değiştiğimin farkındayım. Olayları karşılama şekli, tepkiler, sorumluluk almalar değişiyor. Buna büyümek deniliyor, olgunlaşmak, yaşlanmak, ölüme bir adım daha yaklaşmak. Ne de olsa her erkeğin ölümü babasının ölümüyle başlıyor...
2 yorum:
Huzur içinde yatsın Hirondelle.. Babanı tanıyamadım ama kendi babamdan "çok değerli bir insan" olduğunu sıklıkla duydum, umarım bizim arkamızdan da birileri böyle der..
tek tesellimiz o belki de...
Yorum Gönder