Hayat tüm sürprizleriyle devam ediyor. Gelişen bazı olaylar beni her cumartesi sabahı Beşiktaş'tan Arnavutköy'e yürütüyor, bence bir zararı da olmuyor. Bu vesileyle bol bol düşünecek vaktim de oluyor. Düşünceler de belki başka bir yazının konusu olur. Neyse, kelamım şudur: her şeyimin çalınıp çırpıldığı bir dönemde galiba "mallar" en iyi internet üzerinden elde tutulabiliyor. Nitekim 26 Ocak tarihli Taraf Kitap'a da bir yazı yazdım burada dursun da kaybolmasın:
Tanıl Bora’yı özellikle Birikim Dergisi ve
İletişim Yayınları’ndaki siyasal düşünce ve milliyetçilik konusundaki yazılarından/kitaplarından
tanısak da, hem İletişim’den 1993 yılında çıkan “Futbol ve Kültürü”
derlemesiyle hem de çeşitli mecralarda yazdığı futbol yazılarıyla Türkiye’deki
entelektüel camianın “ayaktopu”yla arasındaki soğukluğun sona ermesine öncülük
eden isimlerden birisidir. O günden bugüne birçok yayınevinden futbol kitapları
çıktı, çıkmaya da devam ediyor. En tazesi de yine Tanıl Bora’nın yazılarından
oluşan ve İletişim Yayınları’ndan çıkan Çizgi Açığı.
Bir şekilde ucundan da olsa bulaştığım için
gurur duyduğum Açık Radyo’daki Libero programına konuk olan Yiğiter Uluğ, Tanıl
Bora’nın Radikal Futbol ekibine transferini anlatırken, Bora’nın vaktinin az
olduğunu söyleyerek teklifi önce reddettiğini fakat sonra “her Türk erkeği
çocukluğundan itibaren futbol yazmak ister” diyerek kabul ettiğini anlatmıştı.
Zaten o kabul edişten bu yana her hafta yazıyor. Önce haftanın değerlendirmesi
üzerine yazılar yazıp, maçsız geçen haftalarda da futbolun “neticesi”ne değil
de “haticesi”ne bakarak ters köşeye yatıran yazılarıyla izleyici sayısını
artırdı. En sonunda da, Türk futbolunda yaşanan şike soruşturması sürecinde
yaşananların akabinde, “size hayırlı işler” diyerek neticeyi tamamen çıkardı
yazılarından; şüphesiz ki güzel de oldu-şerden de hayır çıkabileceğini
unutmamak lazım. Bizim payımıza da her hafta oyunun güzelliğine dair yazılar
okuma şansına erişmek düştü. En sonunda, yaklaşık beş seneye yayılan bir süre
içerisinde Radikal gazetesinde yayınlanmış olan, futbolun sadece futbol olduğu
iddiasındaki yazıların bir derlemesi olarak karşımıza çıkıyor bu kitap; 2006’da
yayınlanan Karhanede Romantizm’in bir devamı.
Tanıl Bora’nın yazıları günümüz futbolunun
moda deyimiyle “tiki-taka” gibi. Yani basit ama estetik, öz ama ne derdi varsa
söyleyen. Elbette okuması keyif veren. Bununla birlikte bir an bile dikkati
elden bırakmamak lazım keza hiç beklenmedik bir anda hiç beklenmedik bir
noktaya açılabiliyor top. Siz radyodaki maç yayınına odaklanmışken bir Orhan
Pamuk romanına veya kulüp logolarını hayal ederken Feridun Hürel’e doğru
meylediyor. Zaten bu konular hakkında yazan kaç kişi var ki artık sahada?
Bu kitapta bir de duvar pası yapacağı takım
arkadaşı almış yanına Tanıl Bora: ona çizgileriyle eşlik eden çizer-yazar
Turgut Yüksel. Zaten ikili Radikal’in spor sayfalarında da komşuluk ediyorlar
birbirlerine. İlk sayfalarda yoğun bir şekilde karşımıza çıkan Yüksel’in
çizimleri kitap boyunca da bize eşlik ediyor. Nitekim kitabın adı da bu
çizimlere selam veriyor. Bununla birlikte kitap, bir bütün olarak, asla çizgiye
yapışıp kalmış değil; sahada -ve saha dışında- futbola dair ne varsa konu
olabilmiş yazılara. Bir yandan da geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Türk
futbolunun nevi şahsına münhasır isimlerinden Metin Kurt’a da saygısını
sunuyor; başka türlüsü de beklenemezdi zaten Tanıl Bora’dan.
Velhasıl kelam çizgilerle kol kola girmiş
futbolun her haline dair yazılar karması Çizgi Açığı. Dönüp dönüp güzel bir
yazı –evet sadece futbol yazısı değil, yazı- okumak isteyenler için arşivlik;
tıpkı akla geldikçe izlenen veya anlatılan maçlar, goller, çalımlar veya
kurtarışlar gibi. Ve de kişisel bir teşekkür Tanıl Bora’ya, bataklığa dönüşmüş
Türk futbol ortamında bir nebze de olsa hava kabarcığı sağladığı için. Laf
aramızda İletişim Yayınları’nın futbol serisinin de yirmi dokuzuncu kitabına
ulaşmışız. Darısı diğer kitaplara...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder