28.09.2014

leros

 Her adanın ayrı dokusu ve tarihi var, benim gibi bir İkinci Dünya Savaşı hayranının Leros'tan bihaber olması ise rezalet tam anlamıyla. Meşhur Navaron'un Topları'na ilham kaynağı olan yer meğerse bu adaymış.30 yıllık İtalyan hakimiyetinin anısı Lakki adaya inilen yer, nitekim bir İtalyan deniz üssü olduğundan Fellini filmlerinden fırlamışa benziyor kasaba da.

Elefteria Otel'de kalıyoruz ve manzaramız yukarıdaki gibi. Ama beni asıl çıldırtan otelin sahibinin babasının kişisel savaş koleksiyonu oluyor. Annesi "katastrofi"de Milas'tan gelen amca 10 yaşındayken Leros Savaşı'na tanıklık ediyor ve hayatını aşağıda bir örneği olan malzemeleri toplamaya vakfediyor. Hayatımdaki en güzel deneyimlerden birisiydi o tozlu odada geçirdiğim zaman...


Adanın kalbinin attığı yer Agia Maria. Gryoslarına dadandığımız To Kridako, perşembe akşamları canlı müzik olan güzel taverna Bratsera ve mendirekteki sessiz Crips and Bits hep burada. Tekne sahibi Türklerin müdavimi olduğu yerleri de görüyorsunuz istemeseniz de.

Leros'un da otobüs servisi iyi ama kaleye çıkmak için olsun, cuntanın adaya sürdüğü politik mahkumların duvarlarına resimler yaptığı Agia Kioura olsun ya da denizin ortasında minik bir kayalığa yapılmış Agios İsidoros olsun görmek için araba kiralamaya ihtiyaç var. Bu arada yollar dar ve Agia Maria, Panteli ve Vromolithos hep bir tepenin dibinde yer aldığından yokuş inip çıkmak gerekiyor.



Adanın plajları da güzel. Biz siyah ve sığ kumsalı olan Gourna ve güneydeki taşlık Xerocampos'u denedik. Esas İkinci Dünya Savaşı Müzesi'ni göremedim ki ben ona yanıyorum.

17.09.2014

sen ne güzel abimizdin-12



Zamanında bizim evde çokça dinlenen bir albüm vardı kapağında da bir güzel hatuna adeta sarılmış bu abi. Zaten o albümden bir çok şarkı meşhur oldu buralarda. Büyüdükçe öğrendim Manos Loizos'un diğer muhteşem şarkılarını, 45 yılda İskenderiye-Atina-Londra-Moskova hattındaki yaşamını ve de elbette politik görüşünü.

Madem  bugün ölüm yıldönümü o zaman günaydın güneş...

7.09.2014

lipsi

Topu topu 800 nüfusu olan bir ada Lipsi, dolayısıyla da ada kafasının en dibine kadar yaşanabileceği bir yer. Limanda inip sağa doğru yürüyünce restoraları geçip bir meydana geliyorsunuz. Otları biçilmemiş bahçesiyle polis karakolunun hemen iki yanında harika bir pastane var. Biraz yukarıda büyükçe bir kilise-güya 15 Ağustos'ta solmuş zambaklar canlanırmış içinde- ve köy meydanında yeme içme mekanları. Görüp görebileceğin şeyler bunlar. Limandan sola yürüyünce ise yumuşacık kumuyla Kambos plajı... Ada şirin tam kafa dinlemelik. Zaten anakaraya uzak ve küçük olduğundan turizm uzak kalmış ama İtalyanlar çoktan keşfetmiş adayı.

Günün sonunda birkaç saatliğine uğramaktan biraz da hayalkırıklığına uğramış terk ediyoruz adayı.