Daha önce yazdıklarımın üzerinden altı ay geçmeden durum daha da iç kasıcı hale geldi. Geçmişle yüzleşmeyi başaramadığımız için de hala insanların evini dükkanını yakmayı kendimize hak görebiliyoruz. Suriyeli göçmenlere duyulan nefretimiz bir fotoğrafla birlikte es vermişken şimdi de iç savaşa doğru hızlı bir koşuya çıktık ülkecek. Şahsen bu topraklarda istenmediğimin her geçen gün daha da farkında varıyorum ve yapabileceğim tek şey akıl sağlığımı korumaya çalışmak.
Bir de bu yazıyı okuyanlardan isteğim beş saatlerini ayırıp şu belgeseli izlemeleri ve iç savaş denilen şeyin nasıl üç beş kişinin manüplasyonu ile başlayıp yüz binlerin ölümüne yol açtığını anlamaları: The Death of Yugoslavia. Yoksa hakikaten tüm ülke Yozgat'a dönüşecek ve ben zaten ya ölü ya da göçmen olduğum için zerre umurumda olmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder