19.02.2017

new york prelüd: swissair

Bugünlerde Türkiye uçuşlarına ara vermiş olan Swissair'da İstanbul-New York uçuşunu emsallerine göre kelepir fiyata yakalayınca üzerine atladık; ne de iyi yapmışız. Uçakları rahatça, yemekleri güzel, ikram edilen İsviçre çikolataları leziz, uçak içi eğlence sistemi güzeldi. Her ne kadar dönüşte bizim ekranlar çalışmasa da karşılığında 2 yıl geçerli 50 dolar indirim çekini kapmış olduk.

ABD'ye Zürih aktarması ile giderken geçerli bir ABD vizeniz olması yetiyor, Şengen'e falan bakmıyorlar yani.

Umarız ilkbaharda seferlere tekrar başlarlar da hediye çekimizi kullanmaya fırsat buluruz...

12.02.2017

pisa


 Floransa'ya gitmek için Pisa Galilei Galileo Havaalanı'nı kullandığımıza göre neden meşhur kulesni görecek kadar Pisa'yı da görmüyoruz? İki şehir arasında hem otobüs hem de tren seçenekleri var. Nitekim gidişte havaalanından çıkıp sağa dönünce karşınıza çıkan iki firmadan birinin külüstüre yakın otobüsleriyle 5 euro verip bir saat sonra Floransa'nın Santa Maria Novella tren istasyonuna ulaşıyorsunuz; biz yaptık oradan biliyorum. Bunun üzerine dönüşü de trenle yapıyoruz. Yine aynı yerden 20 dakikada bir kalkan trene binip bir saat on beş dakika sonra Pisa Centrale'ye ulaşıyoruz. Bavulları emanete bırakıp başlıyoruz meşhur kuleye doğru yürümeye...


Yarım saatte Campo dei Miracoli'ye varmak mümkün, nasıl olsa vaktimiz de varken revaklı kaldırımları, küçük meydanları, ara sokakları falan derken Pisa'yı seviyor insan. Çimenlik alanda bol bol turist kuleyi arkasına alıp enteresan pozlar veriyor tam da beklendiği gibi. Bir de bilet parası verip müze vs göresimiz olmadığı için eğri kulenin ve duomonun etrafında dolanıp tekrar tren istasyonuna dönüyoruz.


Havaalanı şehre yakın, istenirse yürünür de öyle bir niyetimiz olmadığından PisaMover'ı kullanmaya karar veriyoruz. Tren istasyonunda inşaatların arasından geçip fotoğraftaki duraktan(!) otobüse binip 20 dakika sonra da havaalanına varıyoruz, biletinizi ise garın girişindeki gazete bayiinden alın ki o kadar yolu geri yürümek zorunda kalmayın. Havaalanı küçük, bekleyen bol bol İngiliz nedeniyle oturacak yer kısıtlı. Aklınızda bulunsun... 

5.02.2017

firenze


Eğer sanat, tarih ve futbolla hayatınızın bir döneminde içli dışlı olduysanız eninde sonunda kendinizi Floransa ile ilgili bir şeyler okurken bulursunuz. Ne de olsa Medicilerin ve onların zenginliğiyle önayak olduğu Rönesans'ın memleketinden bahsediyoruz. Ha bir de mor formasıyla Batigol'ün...


Medicilerin o tüm zenginliği şehirdeki müzelerde sergileniyor ve dolayısıyla adamların zamanındaki yatırımları hala şehre para kazandırmaya devam ediyor. Görülmesi gereken yerlerin başında Uffizi Galerisi var. Botticelli'nin Venüs tablosu en bilinen eser buradaki. Yazın özellikle bilet sıraları uzun olduğundan internetten almakta fayda var, bir 4 euro da ekstra ödemesi var gerçi. Caravaggio, Michelangelo, da Vinci, Raphael, Titian ve diğer Rönesans ağırlıklı eserleri gördükten sonra ikinci müzeye geçebiliriz: Accademia. Her ne kadar görece küçük de olsa Michelangelo'nun başyapıtı Davud'u önünde uzun, upuzun bir zaman geçirmeye hazır olmak gerekiyor. Bu görkemli heykele giderken sağlı sollu sergilenen Michelangelo'nun bitmemiş eserleri de ayrı ayrı ilgiyi hak ediyor.

Gelelim tüm şehirde pazartesi müzeler kapalı olduğundan bizim zamansızlıktan göremediğimiz ama görülmesi gereken diğer yerlere: Nehrin öte tarafında kalan Palazzo Pitti ve Bolboli Bahçeleri, harika heykellerin olduğu Bargello, Galileo, Michelangelo, Machiavelli ve Dante'nin mezarlarının bulunduğu Santa Croce, freskolarıyla meşhur Cappella Brancacci... Tüm bunlar Floransa'ya bir daha gelmek için bahanedir belki de...

Elbette görmesi bedava olan yerler de var. Her ne kadar müzesi, çan kulesi ve kubbesine çıkması paralı da olsa Duomo'nun içini ve elbette ki kubbede yer alan o muhteşem Vasari ve Zuccari'ye ait freskoyu görmek ücretsiz. Zaten Duomo öyle bir yapı ki görkemine ve ayrıntılı işçiliğine hayran olmak için dönüp dolaşıp geleceğiniz yer ayaklarının dibi zaten. Davud'un replikasıyla birlikte birçok heykelin de bulunduğu Palazzo Vecchio ve Piazza Signoria şehrin meydanları ve her daim kalabalık.  Ponte Vecchio'dan yürüyerek Arno nehrinin karşı tarafına geçip şehri ve güneşin batışını seyredebileceğiniz tepe ise Piazzale Michelangelo. Orsanmichelle ise bu kadar şatafatın gölgesinde kalmış, zamanında eski bir tahıl ambarından kiliseye çevrilmiş, şimdi ise dışında yer alan 14 heykelin sergilendiği bir müze. Ha bir de alışveriş yapmasanız bile Santa Maria Novella Manastırı'nın parfümler, kremler, içkiler satılan dükkanını adeta bir müze gezer gibi gezmenizi öneririm.



Yeme içme meselesine gelirsek: sonuçta İtalya'dasınız, her daim güzel yemek bulma imkanınız var. Bazı meşhur mekanlarda yazın rezervasyonsuz yer bulmanız sorun olabilir. Ama buraya kadar gelmişken benim gibi bir sakatatseverden size tavsiye: haşlanmış işkembeyle yapılan sandviç lampredotto bir harika!