Geçen sefer doğru düzgün kar yağmadığından şikayet ederken bir önceki hafta sonu Boğaz hattını vuran vorteks sayesinde tipiye de lapa lapa kara da doydum. Hatta tarihe kayıt düşelim yarın ilkbaharın ilk günü ama şu an hafif bir kar atıştırıyor. Bunu da görmedim demeyeceğim, mutluyum...
Kar yağarken Hoffman metoduyla yaptığım harika bir Kenya kahvesini içerken Hania Rani'nin yeni albümünü dinledim. Sonra akşam evdeki Russkiy Standart'ı bitirmeye çalışırken harika bir anne kız hikayesi Petite Maman'ı seyrettik. Evet fon hep bembeyazdı. Önceki iki cümleye konu olan her şeyi herkese öneririm. Üzerine basıp ayrıntısına ulaşmak mümkün.
Muradıma erdim, meramım budur...
2 yorum:
Lambanın ışığı altındaki kar yağışını büyüterek baktım, çok hoşuma gitti. Çocukluğumuzda tam bu tasviri işleyen yılbaşı kartları olurdu bilmem hatırlar mısın?
Hania’nın yeni albümünü birkaç defa dinledim, arkadaki sesler bana tuhaf geliyor ve bu albümü kesinliklenyağmur altında dinlemem gerek bahar güneşinde olmuyor diye sanırım oldukça saçma sapan bir düşünce geliştirdim..
Benim de diyeceğim bu kadar..
Evet o lambanın sarısı ve kar taneleri hep çocukluğumuzdan bir şeyleri hatırlatıyor bana; belki de o kartlardır?
Venedik'i düşündüm ben hep dinlerken, ani bir kararla işsiz kalışımı, ani bir kararla Ljubljana'ya bilet alışımızı, bienale denk geldiği için hiç yer olmayışını, otobüsle Padova'ya geçip oradan her gün trenle Venedik'e gidip dönüşümüzü, o mayıs güneşi altında turist kalabalıklarını, kaybolup köhne sokaklarda şaşkın şaşkın gezinmemizi, bahar yağmuru bastırdığında bir köprünün altına sığınıp marketten aldığımız şarapları içişimizi aklıma getiriyorum ve "iyi ki yapmışız!" diyorum...
Yorum Gönder