14.04.2010

dogmatik portakal


Yazmıyorsam buraya işlerden, oturup film izleyemiyorsam da haftasonu gezmelerinden. Amenabar'ın Agora'sı hep düşündüğüm şeyi anlatmış: dinler insanlığın afyonudur. Bir devlet adı altında toplumu yönetmek için din önemlidir bunu kabul ederim ama iş inanmaya gelince yan çizerim. Zaten pozitif bilimle uğraşan kişilerin dini inançları olmasının da ancak sağlam bir içsel sorgu sonucunda oluşabileceğine inanırım. Neyse hikayemiz de inanıp inanmamak değil kendi inancını başkasına zorla kabul ettirmek. Nedir yani karşındakini kendi dininden yapmanın dinamiği? "Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak" iddiasından farkı nedir ki? Nüfusunun %99'u Müslüman olan bir ülkede neden misyoner faaliyetler öldürülmeyi gerektirir? İsteyen istediğine inansın ama karşısındakini taciz etmesin diyeceğim de çok naif kalacak; sonuçta dogmalardan bahsediyoruz.

Bir de laf ebesi olup senin fikrine katılmadığı halde lafı evirip çevirip kendi kafasındakini sana söyletenler var. Onlar en tehlikelisi; ki bir süredir bol bol uğraşıyorum kendileriyle...

2 yorum:

earinna dedi ki...

Boyları devrilsin o laf ebelerinin, size birşey olmasın :)

hirondelle dedi ki...

amin