Burma yolculuğunun son durağı. Huzurlu bir gölün kenarında sakin, temiz, begonviller içinde bir kasaba. Kaldığım yer tüm yolculuğum boyunca kaldığım en güzel yer-sıcak suyu var ve her akşam gelişte limonata veriyorlar. Turistik olduğu için fiyatlar da doğal olarak biraz yüksek ama yine de harika seçenekler var; mesela 5000 kyata (sen 5 dolar de yaklaşık) benim bile bitiremediğim bir Shan yemeği yedim bir ailenin işlettiği lokantada ki kendisi tüm Burma'da yediğim en güzel yemeklerden birisidir. Bu arada zamanında bir İtalyan abla gelmiş bu yöreye herkese İtalyan pizzası ve makarna yapmayı öğretmiş galiba çünkü etraf İtalyan lokantası kaynıyor ve herkes aynı hikayeyi anlatıyor.
Burada yapılacak ilk iş bir tekneyle gölü gezmek. Gölün üzerinde dikili köylerin arasından geçmek, suya kurulmuş domates tarlalarına çıkmak, balıkçı teknelerine selam vermek, hergün bir köyde kurulan pazarı dolaşmak, Zıplayan Kedi Manastırı'nda tembel kedilerin hareket etmesini beklemek, turistik atölyelerde çay içmek, Vietnam Savaşı fonu oluşturan kanallarda dolaşmak... Akşam odaya döndüğünüzde huzurlu ve yorgun oluyorsunuz.
Civarda tekking yapmak da mümkün ama pek benim işim değil; göl ve rakım nedeniyle hava serin olduğundan yine de kısa bir rota izledim elbette.
Şüphesiz ki yapılan barajlar nedeniyle gölün suyu azalıyor, belki de turizmin hareketlenmesiyle on sene sonra farklı bir yere dönüşecek ama İnle Gölü'nü unutmam mümkün görünmüyor ömrüm boyunca.
1 yorum:
güzel bir yazı olmuş.
Yorum Gönder