
Joe Sacco'nun kim olduğunu birkaç ay öncesine kadar bilmiyordum ne yazık ki. Saraybosna'da bir kitapçıda benim entel hanım gösterdi Gorazde'yi. Dönünce hemen araştırdum ve Türkçe'ye çevrilmiş iki çizgiromanı da aldım: Filistin ve Gorazde.
1960 yılında Malta'da doğmuş bir gazeteci ve çizgiromancı Sacco-bu vesileyle Corto Maltese'ye d eselam edelim. Gazeteci kimliğiyle Filistin'de 90ların başında ve 1995 yılında kuşatmanın sona erdiği dönemdeki Gorazde'de gördüklerini, duyduklarını, yaşadıklarını çizerken insanları odak noktası yapıyor. Bir yandan da kendisinin orada geçici/misafir olduğunu da belirtmekten kaçınmıyor. Çizimleri de çok sade, akıcı bir hikaye okur gibi ilerliyor.
Gorazde'yi okurken Balkanlarla ilgili okuduklarım, gördüklerim ve duyduklarım geldi aklıma doğal olarak. Elbette üç beş kitap okuyup oralarda üç beş gün geçirince Balkanları anladığımı iddia etmeyeceğim. Zaten din farklılığının insanları nasıl komşularını boğazlamaya ittiğini, Tito'nun yıllarca nasıl herkesi sakin sakin yönettiğini, onun ölümünün ardından nasıl ortalığın karıştığını, Enver Hoca'nın bir ülkeyi onlaca yıl nasıl dünyadan izole ettiğini kolay kolay anlamak da mümkün değil.
Ama emin olduğum bir şey var: bir Boşnak/Hırvat/Sırp olsam, evim yakılsa, ailem/arkadaşlarım öldürülse ve bunu yapanlar benden sadece dini farklı olan Slavlar olsa; bir daha asla o millete mensup biriyle eskisi gibi bir ilişki kuramazdım. Bu vandalizm isteği ister tepeden iniyor olsun, ister içlerinden gelmiş olsun; ve üstelik de isterse bu kişi sonuna kadar masum olsun...