9.08.2014

abstract

Bodrum yarımadası kuraktır. Örneğin Marmaris gibi ağaçlarla deniz bir araya gelsin, ben de yüzeyim kafasındaysanız Bodrum size göre değildir. Nitekim olur da bir yaz denizden yol alırken Bodrum'a bakarsanız sarı zemin üzerine beyaz-yeşil öbekler görürsünüz-ki bu öbekler gittikçe artmakta, sarıyı işgal etmektedir. İşin özü insan gittiği yere ağaç da götürmüştür yarımadada. Ve neyse ki evler sadece beyazdır. Ama olur da bir bahar günü inerseniz Bodrum'a yeşilin kokusu, envai çeşidi, sarısı, kırmızısı topraktan fışkırararak karşılar sizi. Hem sonbaharın hem ilkbaharın ayrı ayrı keyifli yanları vardır. Eğer bugüne kadar gitmediyseniz gidin derim mutlaka...

Bundan on yıl önce bizimkiler Bodrum'un o zaman için kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinde bir eve girdiklerinde Google Maps de yeni piyasaya çıkmıştı. Hemen girdik baktık yeni evimize: sapsarı bir arazinin ortasında üç beş kendi halinde ev... Bahçede yer alan iki üç koca çam ağacına ise her ne akla hizmetse çivi çakılmıştı ölsünler diye, neyseki çıkartıldı o çiviler de şimdi rüzgar estiğinde hışırdayan çam ağaçlarının altında hayallere dalabiliyorum.

Bu on yıl annem ve babam için toprağı tanıma ve onunla uzlaşma çabası oldu. Her hoşlarına giden bitkiyi toprak beğenmedi, toprağın verdiğini onlar istemedi vs. Ekilen limon ve portakallar kuruyunca yerlerini zeytinler aldı. Yerini seven badem, erik, ayva, incir büyüdükçe büyüdü. Saksıda büyütmeye çalışılan nikah şekeri olarak eve gelen çam fidesi bile beş metreyi zorlar oldu artık.

Bu sene uzun bir zaman sonra bir yaz günü Bodrum'daydım. Sabah sıcak bastırmadan uyandım sabahları, şansıma hava da rüzgarlı mıydı... Ağaç dallarının hışırtısı, "bak şu meyveye durmuş, bunun yaprağı mı kurumuş" incelemeleri, annemin attığı çekirdeklerden fırlayan arsızlar falan derken  huzurlu ve yeşil üç gün geçirdim. O bahçeye açılan verandada içilen öğlen biraları ve akşam rakıları da cabası...

2 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Ege'nin bakir doğasında, yaz mevsiminde, insana "ev" hissi veren tuhaf bir esinti var, değil mi?

hirondelle dedi ki...

Güneş batarken tepelerin aldığı renkte, bir akşam esintisinde, öbek öbek dikenliklerde var benim için bir ev hissi. Bir de bahçede yenilen taze fasulyelerde :)