Zaten yazı, yapış yapış sıcakları hiç sevmezdim; artık daha da sevmiyorum. Önce çok yakın bir arkadaşım ağzından kanser olduğunu kaçırdı. Ameliyatı olmuş, radyoaktif iyot almayı bekliyor. Neyse ki erken yakalanan ve bir kötü huylu kansere yakalanmak zorunda olsam ilk tercih edeceğim bir kanser ama kanser kanserdir. Sonra en yakın arkadaşım ailecek tatildeyken ülkenin en güzel yerlerinden birindeki evleri az daha yanıyordu. Öğlen yazıştık, bölge soğutuluyor diyince rahatlamıştık. Eve bir geldim internette sitenin yanma videoları. İki gün ulaşamadım, sonra ben uyurken bir mesaj "Bıraktık, Ankara'ya dönüyoruz". Bir cümlede bu kadar çaresizlik ve umutsuzluk olabilir mi? Aklıma o evde geçirdiğim dalga sesleri arasındaki o harika bir hafta ve iki sene önce uğradığımda yediğim en güzel meyveleri veren nar ağacı geldi. Sonra haber geldi, ev kurtarılmış. Peki o ağaçlar, hayvanlar, böcekler?
Bazen nefes alamayacak gibi oluyorum bugünlerde. Yapış yapış bir hava. Dün de gökyüzünü kaplayan orman yangını külleri. Ekinoksa 47 gün var, sağ salim akşam serinliğini hissedebilecek miyim tekrar acaba?
2 yorum:
Son dönem yazılarını okuyup da cevap veremiyorum çünkü yani aynı şeyleri hissediyorsan ne katkısı ne anlamı olacak ama bu akşam burada muhteşem bir hava var. Umarım size de gelmiştir sen bunları yazarken..
Nar ağacına, arkadaşa üzüldüm.. Küllerden doğmak gerçek olsun…
O arkadaşı tanıyorsun sen de. Umarım hayaller gerçek olur...
Yorum Gönder