31.03.2009

çamlıhemşin-mazgirt-samandağ şeytan üçgeni


Türkiye'de siyasi yelpazenin resmi budur. Kuzeyden güneye, doğudan batıya AKP sarısı. Güneydoğuya sıkışmış milliyetçi bordosu. Ortalarda filizlenmiş başka milliyetçi maviyeşili. En batıda da denize dökülecek gibi duran sosyal demokrat kırmızısı. İstenildiği kadar AKP geriledi densin haritadaki sarıya boyanmış illerin belediye başkanlıklarının bazılarını başka partiler aldı ama gel gör ki il genel meclisi oylamasında çoğunluk iktidar partisinin yanında. Demekki neymiş: halkımız diyor ki ben Yılmaz Büyükerşen'i Aytaç Durak'ı Eşref Ahmet Fakıbaba'yı severim ama oyum AKP'den yana.
Seçim sonrasının en fantastik haberini de bana göre Milliyet yaptı. Sanırsın ki ÖDP 1 büyükşehir, 10 ilçe 150 belde kazanmıştı geçen seçimde de kaybetti. Yine de gözümüzü gönlümüzü açan sonuçlar alınmadı mı? Elbet alındı: ÖDP en kuzeydeki Hopa'yı kaybetti ama en güneydeki Samandağ'ı aldı. EMEP Mazgirt'ten 1. çıktı. Çamlıhemşin'de solun ortak adayı bir virüs gibi ortaya çıktı. Çölde vaha diyebiliriz bu ilçelere ve bir elin parmaklarını geçmeyen beldelere. Ama sol adına umut var mı söylemek çok çok zor.
Evet bir seçim daha geçti yine toz duman tartışma bağrışma oldu/oluyor. Ha bu seçimde iyi birşey olmadı mı diye sorana cevabım var: parmağımız boyanmadı ya arkadaş daha nolsun?
Ha son bir not: arkadaş nedir o ntvmsnbc'nin seçim sayfası? Gecenin açık ara kazananıdır bence...

Bitmeyen Kavga


"Bak London. Belki bu grevi başaramayacağız. Fakat başka şeyler başardık. Memleketi yerinden oynattık. Pamuk işçileri kolayca haklarını alacaklar. Gazeteler bizi anarşistlikle suçlayacak. Oysa biz işçilere örgütlü davranmayı öğretiyoruz.Şurada bine yakın işçi grev okulunda yaparak, okuyarak eğitildi. Birgün bu koca ova üç dört varlıklının malı olmaktan çıkacak, bir köylü, bir işçi bir elma koparıp yedi diye hapsi boylamayacak.Fiyatları düşürmemek için kamyonlarca elma ırmağa dökülmeyecek. O zaman barsakları kuruduğu halde bir elma yiyemeyenler yiyecektir. London sen yalnız bu grevi değil olacak grevleri ve elde edilecek hakları düşünmelisin. Grev iyiliğin ilk oluşumudur. Grev kötülüğe örgütlü baş tutuştur. Grev insanlara insanca yaşam hakkını çok görenleri yok etmenin yoludur. Anladın mı London?"

29.03.2009

une hirondelle ne fait pas le printemps


Böyle demiş Fransızların ataları. Ama hem kırlangıçlar geldi hem de bahar.

28.03.2009

foodie

Gurme, gurman, gastroseksüel derken bir terim daha çıktı karşımıza: Foodie. Sözlük anlamıyla yemek hakkında bilgi toplayan, hazırlamasını ve tüketmesini seven amatör kişi demek. Gurmeden farklı olarak bir yemeği en iyi yapıldığı yerde de merak ediyor foodiler sıradan yapıldığı yerde de. Amatörce bir uğraş bu foodielik, bir nevi hobi. Kelimenin çıkışı da Paul Levy ve Ann Barr tarafından 1984 yılında yazılan The Official Foodie Handbook kitabına dayanıyor. Türkçe arattığınız zaman ise bir pastacı çıkıyor. İyi yere dükkan açmışlar.

Ben sevdiğim valla foodielik müessesini.

27.03.2009

hey mango




Bugün tanıtacağımız ürün mango; marka olanı değil ama meyve olanı. Bu meyveyi ilk defa Seinfeld'te duymuştum merak eden bakar sezon 5'in ilk bölümüne seyreder.

Çok güzel bir meyve bu sorarım niye yok bizim memlekette a dostlar. Tadı böyle bir armut bir şeftali gibi bol sulu hem de. Önce yeşil oluyor kabuğu sonra sarı. Sarı olunca da soyuyoruz kabuğunu dilimleyip yiyoruz. Ha işin enterasanı kayık gibi bir çekirdek çıkıyor ortasından (bakınız alttaki resim soldaki cisim) onu da kemiriyoruz. Bundan pirinçli falan yemek de yapıyorlarmış ama rastlamadım ben.
Bir not da fotoğraflarla ilgili: netten çaldım hepsini çünkü öyle bir yumuldum ki buna unuttum fotoğraf çekmeyi.



25.03.2009

yağmur


Güzel şeydir yağmur severim. Ama kardeşim bu kadarı da fazla sıkıldım artık güneş açsın bahar gelsin. Boğazı erguvanlar donatsın. Yukarıda gördüğünüz gibi bir elde manita bir elde şemsiye yoruyor artık beni. Hayır Tayland'a gittim hava 30 derece gene yağmur yağdı. E orda şemsiye de olmuyor hatunla balkonda oturup yağmur keyfi yapıyorsunuz.


Bu arada bu cemreler noldu haberi olan var mı?

24.03.2009

polis her yerde polis (mi)


Buyrun fotoğraftaki arkadaşla tanışın: Taylandlı trafik polisi. Bu arkadaşın derdi ceza kesmek, yanında ladyboylar dans edip gelen geçenin boynuna atlasa da istifini bozmadan kasksız motorsiklet kullananlara ceza kesiyor ya helal olsun. Bu ne görev bilincidir arkadaş?


Bu arada memlekette trafik soldan; her seferinde ezilme tehlikesi atlattım da neyse ki motorsikletlerin frenleri sağlammış bir yerimizi kırmadan döndük (ne yazıkki!).

22.03.2009

ne bulduysam yedim












Bahsettiğimiz yemek elbette yoksa sezyumun bloguna döner blogumuz onların fotoğrafını koysak. Bu arada "oralarda aç kalacaksın hacı", "biz sadece su ve çikolata yedik" gibi cümleler kuran herkesin kafasına pisliyeyim de gidip Milli Piyango bileti alsın.

yeryüzü cenneti


Namazlar, sinagoglar, yortular vs hepsi hikaye bence. Cennete gitmek isteyenler Bangkok'a bir uçak bileti alıp 1,5 saat de arabayla gidip ulaşıyorsunuz haberiniz olsun.

15.03.2009

kafa dinlemeye gittim geleceğim


Zaten pek merak eden yoktur yazdıklarımızı. Dönünce anlatırım yiyip içtiklerimi.

Sen ne güzel abimizdin-4


Büyük Buhran'da topraklarından olan Okie'ler bereketli Kaliforniya topraklarına çalışıp para kazanmaya gider. Ama ekonominin temelidir emek arzının artınca maaşların düşmesi; artık cennet toprak umanları sefalet beklemektedir. Ekonomik krizin dünyyaı sarstığı bugünlerde herkes mutlaka okumalıdır Gazap Üzümlerini üstüne de Bitmeyen Kavga'yı. Belki bir takım dersler çıkartılır. Her ne kadar yaşlanınca koyu bir milliyetçiye dönüşse de o dönemi anlatan ne güzel bir abimizdir John abi...

14.03.2009

where everybody knows your name


Herkesin gittiği zaman adının bilindiği, mekan sahibi, çalışanları, müdavimleriyle muhabbet edebileceği bir "rutin yeri" olmalı bence. Gittiğinde yiyeceği/içeceği belli olmalı. "Usta ne veriyorsun bugün?" rahatlıkla sorulabilmeli. Yeni denenen yemekler menüye girmeden size denettirilmeli. Ve herşeyden önemlisi rahat olmalısınız bu mekanda: yemeğin/içkinin kalitesi, cebinizden çıkacak para belirli olmalıdır. Kazığa ketenpereye yer yoktur. Rutin güzeldir yeri gelince, keyiflidir...

Bahsi geçen mekan köşedeki kebapçı da olabilir 3 Michelin yıldızlı bir lokanta da. Yeter ki nazınızın geçeceği bir yer olsun.

Benim için de mevcut 3 yer var böyle hayatıma giriş sırasına göre dizersek:

1. Neyle Meyle 2. Maslak Starbucks 3. Sıdıka Café Bistro Meze Restoranı

Bugün sonuncudan bahsedelim. 4 yıl Beşiktaş'ta yaşadım 1 ay da çalıştım ve ne yesem sorusunun cevabı hiçbir zaman olmadı. Ne zaman ki mütekamil ve cevval Sıdıka Hanım 1 yıl önce Şair Nedim Caddesi'ne kendi adını taşıyan mekanı açtı güzel yemek yemek için kendimi Beşiktaş'a giderken buldum. Otundan kalamarına, etinden şarabına herşeyinden yiyesi geliyor insanın; çalan müzikler, ortamdaki yumuşak pastel sarılık da eklenince kıvrılıp bir köşeye kedi olasım geliyor.

Nedir ne değildir burası diyenlere linkimizi de verip afiyet olsun diyelim şimdiden: http://www.sidika.com.tr/

12.03.2009

Yeis


Akşam üstleri geliyor
Tam insanlar işten çıkarken.
Salkım salkım tramvaylardan
Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor
Namussuz, akşam üstleri geliyor.

Neremden yakalıyor, bilmiyorum
Ben tam sevmeye hazırlanırken
On altı yaşındaki sevgilimi.
Elini elimle tutmak
Yirmi dört saatte bir
Sıcak bir laf dinlemek isterken
Rezil... Tam o saatlerde geliyor.

cenabetim cenabetsin cenabet

Bir tarafta Musa Ocakbaşı'nda İlker Uğur organizasyonunda Bülent Timurlenk, Okay Karacan, Serdar Kuzuloğluyla rakı içerken seyretmek varken iş nedeniyle Ankara'da tek başıma biftek bira eşliğinde seyrettim maçı. Zaten mekana gittiğimde durum 1-0 olmuştu. İlk yarıda goller kaçtı, toplar direklerden döndü. hesabı ödeyip otele döndüm bir baktım 2-0 olmuş...

İkinci yarının kalanı da ilk yarıda izlediğim bölüm gibi geçti. Zaten başkaları yüzünden yine başka kişilere karşı mahçup duruma düşünce canı sıkılıyor insanın. Öyle de bitti maç.

Bir de not: Alex Ferguson'un "sir"lüğünü Jose Mourinho'nun "snob"luğuna bin kez yeğlerim her zaman.

10.03.2009

işte yine gidiyorum


Gözyaşlarım akıp boğmadan bu şehri
İşte yine gidiyorum çınarlar
Bir çifti bir şehre güzel demeye yeter
Yine sana kalıyor, yine sana kalıyor

Yanaklarında dört mevsim badem çiçekleri
Başlasam sanki onlar da ağlayacak
Binbeşyüz yıldır hala çocuk kale burçları
Yine sana kalıyor, yine sana kalıyor

Okulunun duvarı sana kalıyor
Oturup söyleşirsin çevreni mutlu edesin diye
Ben hep yabancısı bu şehrin
Sana doyasıya bakamadan gözlerim
İşte yine gidiyorum

İşte yine gidiyorum
Binbir rüyanın oynaştığı çiniler
Biri olsun gecelerimi paylaşmadan

Gözyaşlarım akıp boğmadan bu şehri
İşte yine gidiyorum çınarlar
Bir çifti bir şehre güzel demeye yeter
Yine sana kalıyor, yine sana kalıyor

Yine bana sensizlik kalıyor
Yine sana sessizlik kalıyor

9.03.2009

iz tv


Hani cevap verilir ya televizyonda en çok ne izliyorsunuz sorusuna belgesel diye; bizim evde bir dönem (90 metre kare eve 4 kişilik çekirdek ailemizin sığdığı dönemdi) bol bol belgesel seyredilirdi. Rahmetli babam sağolsun bir Discovery bir National Geographic arada da History Channel gezinir ezberlediğimiz belgeselleri tekrar tekrar izlerdik.


Bu arada önce Discovery bozdu kendini, ha bire inşaat ve motorsiklet göstermeye başladı; sonra da çekildi Digitürk'ten. Sonra National Geographic benzer bir değişime girdi; bir ara Legadema'yı izlemekten için dışım leopar olmuştu. Nitekim bu günlerde ne zaman açsam anne karnındaki fetusları gösteriyorlar.


History Channel'ın zaten ABD yanlısı olduğu için itibar görmediği bu anlarda İz TV bomba gibi düştü gündemize (ülkenin falan değil canım ailemizin elbette). Kanalın başındaki Coşkun Aral yıllardır saygı duyduğumuz bir isim zaten. Yine de şüphelerimiz vardı elbet 24 saatlik bir belgesel kanalının nasıl yayın akışını dolduracağına ve bunu bu topraklarda yapacağına dair.


Büyük bir başarıyla yaptılar bu işi; Hotbird tarafından en iyi belgesel kanalı seçildiler. Benim evimde en çok seyredilen kanallar şu anda kimseler için önemi olmasa da....


Uzun lafın kısası 3 yıldır iyi ki varsın İz TV...

8.03.2009

yalnızlık ömür boyu


"Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar. "

6.03.2009

kişisel rekorum

Evet bugün İzmir'den İstanbul'a uçakla 5 saatte geldim. 3 saatlik rötatda emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Paula ablaya da Brüksel yolculuğunda iyi uçuşlar...

1.03.2009

4-3


Yenilgi Skibbe'nin mirası olarak görülüp çok üstüne gidilmeyecek galibiyet de değişimin işareti ilan edilecekti. Son dakika golüyle gelmesi Bülent Korkmaz'ın kredisini artırdı. Ama Galatasaray UEFA+Lig şampiyonu olsa önümüzdeki sezonu takımın başında tamamlayamayabilir.

Fernando Meira takımı sabote ediyor. Gitmek isteyen adamın kalması hata zaten. Kewell Ali Sami Yen'in aradığı yıldız; hem sempatik hem de zorlama yıldız Lincoln'den farklı. Sabri'nin bu golle takımda üç yıl daha yerini garantilemesine yanarım.

Fakat bir takım 20'ye yakın korner kullanıp bunlardan ancak birini kendi oyuncularına hedefleyebiliyor, üstüne her korner potansiyel kontratağa dönüşüyorsa o takımın "takım çalışması" ile ilgili bir problem var demektir.

Son olarak maçı seyrettiğim yerdeki komşularımla ilgili iki şey söylemek istiyorum:

1. Aylin bikbik ütüledin kafamızı maç boyunca. Ne babana hayranlığın ne Maya takvimine duyduğun bilimsel(!) hayranlık umurumuzda değildi...

2. Arka masadaki 2 arkadaş ocakbaşı ortamında "Sabri'nin annesi Müslüman o yüzden sevmiyorsunuz" yaklaşımı ata konmuş kelebek etkisi yaratıyor. Masadaki Laz'ın damarına bastınız yiyordunuz az kalsın sopayı bu güzel gecede...