17.06.2015

padova

 Padova'nın adını çok duymuştum: yaklaşık 800 yıllık üniversitesi, Galileo'ya 18 yıl ev sahipliği yapması, Hırçın Kız'a dekor olması vs... Nitekim şehrin merkezi de adeta o zamanlarda kalmış gibi. Öğle güneşi altında, ortalık sessiz ve tüm dükkanlar kapalıyken dar, taş döşeli ve revaklı sokaklarında kaybolarak dolaşıyoruz ve birden karşımıza tüm haşmetiyle Aziz Antuan Bazilikası çıkıyor. Giriş beleş ve içerisi harika, hatta biraz dikkatli olursanız Donatello'nun eseri heykelleri de görebilirsiniz. Bazilikanın arkasındaki avluda 200 yıllık bir manolya ağacı bulunuyor, eminim ki bugünlerde çiçek açmış ve harika kokuyordur.


Çıktığımızda gün biraz daha ilerlemiş, dükkan sahipleri sieastalarını sonlandırmış. Aheste aheste sokaklada gezinmeye devam ediyoruz: Piazza della Frutta'daki yeme içme tezgahlarına ağzım sulanarak bakıyorum. Artık güneş batmaya yaklaşıp da tüm şehir bisikletleriyle meydanlara akın ederken biz de bir meydandaki merdivenlerde yerimizi alıp dondurmamızı yiyoruz, bu arada şehrin tüm meydanlarında internetin beleş olduğunu da hatırlatayım.

Güneş batıyor, Padova boş sokakları, binaları, meydanlarıyla tam bir Ortaçağ İtalyan şehrine dönüşüyor. Bu büyüyü tek bozan ara sıra yanımızdan geçen bisikletli gençler ve scooterlı çocuklar.

Hiç yorum yok: