4.10.2009

gezelim görelim-4: angkor

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: gezmesi çok yorucu ama çok çok zevkli bu 400 kilometrekare alana yayılmış tapınaklar kompleksini görmek, imkanı olan herkesin yapması gereken birşey bence. Ortaçağ Avrupası sürünürken dünyanın bu ucundaki Khmer İmparatorluğu'nun böylesi zor bir iklim ve coğrafyada ortaya koydukları kesinlikle takdir edilesi.

Mekana ulaşmak için bir motorsiklet/tuktuk ayarlamanız gerekiyor. Adam sizi hergün otelinizden alıp tapınaklara götürüyor, siz gezerken bekliyor, sonra da geri getiriyor. Ben motordan yana yaptım tercihimi. Yine de popom ağrır diyenler ve yağmurlu havadan rahatsız olanlar için tuktuk da bir seçenek.

Çantanıza güneş gözlüğünüzü, kreminizi, sinekkovarınızı, yağmurluğunuzu koyup kramanınızı boynunuza sardıysanız yola çıkabilirsiniz. Su yiyecek vs orada bulunuyor, zaten çantanıza koyduğunuz buz gibi su kısa bir sürede ılınacak boşuna taşıdığınıza değmez. İlk gün çekin bilet gişesine alın biletinizi: 1 günlük 20, 3 günlük 40, bir haftalık 60 dolar. Hemen orada fotoğrafınızı çekip biletinizi veriyorlar. Aman kaybetmeyin çünkü hem her girişte hem de önemli tapınakların kapısında biletinizi güleryüzlü görevlilere göstereceksiniz ne de olsa. Herşey tamamsa başlayalım gezmeye.

Bayon: Uzaktan bakınca bir taş yığını gibi görünse de içine girdiğinizde size gülümseyen 216 devasa surat ve dış cephedeki harika rölyefler Bayon'u mutlaka görülmesi gereken bir yer yapıyor.

Phimeanakas: Bildiğin bir piramit. Ama tepesine çıkmak ve devasa ağaçlarla aynı seviyede olmak çok keyifli. Merdivenlerin başındaki "tırmanırken başınıza birşey gelirse karışmayız" tabelası da tırmanma güçlüğünü iyi anlatıyor.


Ta Keo: Yarım kalmış devasa bir tapınak. Yarım kalmasının iki açıklaması var: 1. yaptıran kral öldü 2. düşen bir yıldırım kötüye yoruldu ve inşaat yarım bırakıldı. İlk katta her bir köşede fil heykelleri mevcut. Bununla birlikte hiçbir süsleme yapılmamış taş bloklar diğer tapınakların yapılışı konusunda da fikir veriyor. Ha bir de en tepeye çıkıp devasa ağaçlarla aynı seviyede olmak ayrı bir his.
Phnom Bakheng: Bölgedeki tek tepeye kurulmuş bu tapınaktan çevreyi izlemek ve güneşi batırmak oldukça popüler. Tepeye fille de çıkılabiliyor (20 dolar) sık ağaçların arasından yürüyerek de (beleş). Karanlıkta inerken dikkatli olun yalnız.

Preah Khan: Nam-ı diğer Kutsal Kılıç. Labirent şeklindeki koridorları ve her yerden fışkıran ağaçlarıyla inanılmaz fotoğraf kareleri veriyor. Duvar süslemeleri de cabası.

Neak Pean: Minyatür bir ada ve üstünde tapınakçığı. Oldukça ilginç bir yer.
Ta Som: Tapınağı batı kapısından girip gezip doğu kapısından çıkıyoruz. Geriye dönüp baktığımızda yukarıdaki manzarayla karşılaşıyoruz. Nefesimiz kesiliyor...

Ta Prohm: Orman tarafından yutulmuş bir tapınak. Duvarları kaplayan ağaç kökleri, devasa ağaçlar, önünüze düşen yılanlar... Bir tek Tomb Raider eksik.
Angkor Wat: Kamboçya bayrağında da görülebilen dünyaca meşhur tapınak Angkor Wat. Upuzun köprüsünden girin, duvarlardaki rölyeflerin, kulelerin, avluların tadını çıkarın. Güneşi doğurun burada güneşi batırın. İç kule restorasyon altında olduğundan çıkamadım. Kısmet...
Ha bitti mi bitmedi. Daha görmek istediğim yerler vardı zaman yetmedi. E bir daha gitmeye vesile işte.

Hiç yorum yok: