22.08.2009

ne yersen osun arkadaş

Taş Devri Diyeti diye birşey var bilenler bilir. Bilmeyenlere özet geçelim: karbonhidratı kesiyoruz bu diyette. Üstüne uzun uzun yazasım var sonra zaten ayrıntıya girmeyelim. Asıl konumuz yeme alışkanlığımız. Bir kere başlıkta yazan şey sonuna kadar gerçek. İşi için birşeyler ararken bulmuştum; 25 yaşında doğada kırda gezmiş ve yaşlılıktan ölmüş bir erkek aslanın otopsi sonucu çıkartılmış aortu tertemizken 25 yaşında Londra'da trafik kazasında ölmüş bir erkeğin aortu tıkanmaya başlamıştı bile. E doğal, aslan abi ömrü boyunca koşturup kendisi gibi koşturan antilopları yerken İngiliz kardeş vermiştir kendini fastfooda sporu da televizyonda futbol olarak alıyordur.
Beslenme alışkanlığımız herhalde en zor değişen alışkanlığımız. Doğduğumuz andan itibaren bir emzirilme halindeyiz ve bununla ilgili tüm özellikler gelecekteki yeme düzenimizi ve tercihlerimizi de etkiliyor. Bugün farkettiğim bir konu da yemeklere yaklaşımımla insanlara yaklaşımımın paralelliği: nasıl beğendiğim yemekleri rutinleştiriyorsam sevdiğim insanları da rutinleştiriyorum. Bazı yemekler mideme dokunurken bazı insanlar sinirime dokunuyor. Bir de yeni yemeklere açığım ama soruştururum önce içinde ne var, nasıl pişmiş, kokusu nasıl vs diye ama bunu insanlara uyarlayamadığım için yeni insanları pek sokamıyorum yakınıma.
Bu vesileyle resmini gördüğümüz ve "ne yersen osun" kavramına 600 yıl önce farklı bir bakış açısı getirmiş Giuseppe Arcimboldo'ya saygılarımızı iletelim.

Hiç yorum yok: