Obezim. Kendimi bildim bileli göbek sahibiyim, üç yaşıma ait ses kayıtlarında babaım "göbeğini yerim oğlumun" diye sevmesi bunun bir kanıtı. Ortaokul ve lise yıllarında deliler gibi basket oynadığımdan gayet fit bir vücudum vardı gerçi ama ne zaman ki geldim İstanbul'a gayet hımbıl bir insana dönüştüm. Gerçi bir yaz tatilinde gaza gelip mahalledeki spor salonuna gitmişliğim var ama ne fayda... O günden kalan tek olumlu şey çaya kahveye şeker atmamam oldu.
Sonra 2005 yılında bir kafa geldi bana. Gittim şık bir spor salonuna üye oldum ve yaklaşık 1,5 yıl boyunca haftada 3 gün sporumu yaptım, yediğime içtiğime gayet dikkat ettim. Sonuç: Verilen 10 kilo. Hemen akabinde acemilikte yiyecek bir şey bulamamaktan ve uykusuzluktan üstüne verilen 5 kilo gayet güzel olmuştu. Sonra verdim kendimi yemeğe ve ofis hayatına, oldum bir duba.
Evet rahatsızım ben obezliğimden. İlk aşamayı tamamladığına göre (kabullenme) faalyete geçme zamanıdır. Bu konuda en sürdürülebilir beslenme şeklinin taş devri diyeti olduğuna inanıyorum. İnanıyorum da nasıl uygularım bilmiyorum. Çünkü karbonhidratı kesmek demek öğlen iş yerinde çıkan makarna, çorba ve pilavdan uzak durmak demek. Bu da aç kalmak demek. Hani desem ki sadece evde uygulayayım; ne yazık ki kış geldi. Kış gelince doğa ölür, bize vere vere kereviz, pırasa ve lahana verir. İnsan olan da yemez bunları, isterse taş devrinde mağarada yaşasın.
Geçen gün bizim hanım lahana pişirmeye karar verdi misal. Önce lahananın ebatlarını bir göz önüne getirin. Biz de bir arkadaşla ortak aldık lahanayı, Migros'ta böldürdük. Ertesi gün eve geldiğimde o yarım lahananın doğranarak çoğaldığını ve mutfağı ele geçirdiğini tecrübe ettik. O kadar çoğaldı ki pişirecek tencere bulunamadı (kendine not: yarın Eminönü'nden kazan alınacak). Pişerken tüm ev lahana koktu ve biz o akşamı lahmacun yiyerek tamamladık. Pişince kapuskaya dönüşen lahanaya pek el sürmedim her mantıklı insan gibi, birazını lahmacuna katık ettim çiğ çiğ.
Velhasıl kelam kışın ya sağlıksız beslenmeye mahkumum ya da kış uykusuna yatmaya. İkincisi mümkün olmadığına göre...
6 yorum:
çok güldüm çok! sen obez falan değilsin, obezler hiç doymaz ve sürekli yediklerini azımsar, bir kaşık pilavdı yediğim der aslında koca bir tabak pilav yemişken,
yahu arkadaş komşunuz yok mu sizin, lafana alıp kalanı vereceğiniz, her zaman paylaşacak arkadaş bulamazsınız migrosta. olmadı bir naylon bidon ve turşu kur suyuyla kalan lahanalar turşu olabilirdi. bu da benden not olsun
Tıbbi açıdan obezim, senin dediğin beslenme bozukluğu vs. Obezlik boy ve kiloyla ilişkili bir statü.
Ben lahana konseptine karşıyım, eve alan akıbetini düşünür...
Handan'a katılıyorum, obez değilsin. Kan şekerin, kolesterolün vs normalse BMI'ı salla, ayakta dik dururken ayak parmaklarını görüyorsan sorun yoktur.. 20lerde değiliz artık. Bu arada kereviz konusuna katılmıyorum, muhteşem olur zeytinyağlısı..
BMI'a kolesterolden daha çok inanıyorum :)
sorun da 20lerde olmamamız zaten. metabolizma iyice yavaşladı valla.
Ay ben ne güldüm bu yazına. Çok yaşa sen.
Ben de diyetisyene gittim. 1 ay aç kaldım. Spor da yaptım. Vere vere 1.5 kilo verdim. Onu da diyeti bıraktığım hafta geri aldım. Sanırım su idi kendileri zaten.
Bu lahana olayına kesin çözüm çoğalmak. Misal çocuk olduktan sonra biz artık hep evde yiyoruz. Bakıcımız da var. Haliyle kazanın da oluyor, yiyeceğin de tükeniyor.
hafiye ben de senni yazılarına çok gülüyorum, ödeştik.
ben de evde yemek çıksın istiyorum hep olmuyor. kendime bakıcı mı tutsam?
Yorum Gönder