John Reed saygı duyduğum bir isim. Hayatını okuduğunuzda yaptıkları baş döndürüyor; Reds'i izleyince de hayranlığınız artıyor. Ekim Devrimi'ni anlatan Dünyayı Sarsan On Gün ile tanınsa da Meksika Devrimi'ni anlatan Viva Meksika da okunması gereken bir kitap; çünkü Reed her ne kadar gazeteci kimliğiyle gezip yazsa da tasvirleri ve anlatımı düşünüldüğünde bir edebiyatçı kesinlikle. Balkanlarda Savaş da adı üstünde, Birinci Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesinde gördüklerini içeriyor John Reed'in.
Savaş sırasında yaptığı ilk Avrupa seyahatinde Alman siperlerinden Fransız tarafında "deneme" amaçlı ateş etmesi ve bunun ortaya çıkması sonucu mecburen Selanik'e ulaşıyor arkadaşı Robinson ile birlikte Reed. Selanik tam bir kaos içeriisndei kimse neler olduğunu bilemiyor. Bir sürü Yunan Amerika'dan yeni kurulmuş ülkeye dönmüş. Oradan kuzeye Sırbistan'a çıkıyorlar. Yol boyunca açlıktan ve tifustan kırılmış köylerden geçiyorlar; Avusturya işgalinin yıkımını ve katliamlarını görüyorlar. Bu noktada Sırp milliyetçiliği fon müziğini teşkil ediyor. Bir ilginç nokta da esir Avusturya Macaristan İmparatorluğu askerlerinin bir nevi köle olarak kullanılması. Bir sonraki durak Rusya. Doğudan gelen Kazaklar, rüşvetler, bürokrasideki çöküş, koyu Yahudi düşmanlığı Reed'in izlenimleri; bir de casus sanıldıkları için ölümden dönüyorlar. Orient Express'e atlayıp İstanbul'da alıyorlar soluğu sonra. Cadde-i Kebir'i, Karaköy'ü, Mısır Çarşısı'nı ustaca betimliyor; bir gizli polis sonra da 20 yıl Molla Zeyrek Camii'nde de müezzinlik yapmış nüfuzlu birisiyle geziyor, Türk kahvesi içiyor ve Abdülhamit'in oğullarından Ahmet Efendi ile tanışıyor. Bir de padişahı ve Enver Paşa'yı uzaktan görüyor. Sonraki durakları ise hiç sevmediği Romanya ve çok sevdiği Bulgaristan (bunun sebebi sanki de Bulgaristan kurucu kadrolarının Robert Kolej mezunu olup Amerikan tedrisatından geçmiş olmaları). Selanik üzerinden dönerken de Makedonya, Balkan Savaşları, suni milliyetçilik gerginlikleri açıklanıyor kitapta.
Benim için başka bir önemi daha var kitabın: çıktığını Radikal Kitap'ta görmüştüm 2007 kışında, alsam mı almasam mı derken beni John Red ile tanıştıran babam hastalandı; zaten almış o. Neyse yaklaşık bir yıl geçti üzerinden yatağa düştüğü dönemlerdi, baş ucunda yeni okunmaya başlanmış bir kitap gördüm: Balkanlarda Savaş. Daha fazla ilerleyemedi zaten... Ben okumaya başladım, aptal bir Ankara seyahatinde uçakta unuttum; neyse ki rahmetlinin bir notu yoktu üzerinde. Biraz zor da olsa buldum Mephisto'da hatta ilk sayfasında çevirmenin editöre el yazısıyla teşekkür notuyla birlikte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder