İyi yazı yazanlara saygı duyarım. Bir uslubu olanların, yazdıklarını su gibi okutanların, tasvirleri gözünde canlandıranların, zeka pırıltılarıyla, nüktelerle yazıyı donatanların, keşke bitmeseydi dedirtenlerin, keşke ben de yazabilseydim bunu dedirtenlerin...
Steinbeck'in Yukarı Mahalle, Tatlı Perşembe, Sardalye Mahallesi üçlüsünü okuduğumda içimi kaplayan heyecanı asla unutamam. Çevremdeki herkese anlatmış, okuması için baskı yapmıştım. Oryantalist olsa bile Amin Maalouf kitaplarını bitirmek için sabahladığım geceleri hatırlarım. Sait Faik öykülerini, Kürk Mantolu Madonna'yı ve diğerlerini...
Bloglar sayesinde amatörce yazanları takip edebiliyorum artık; blog okumayı neden sevdiğimi ve hangi blogları takip ettiğimi yazarım bir ara. İyi yazan, okutan, "güzel yazmış" "keşke daha da yazsaymış" dedirten iki blog var takip listemde: birisi yıllarca aynı sıraları paylaşıp arkadaşlık imkanımı değerlendiremediğimi hissettiğim ve yıllar sonra dünyanın bir ucundan selam eden Günlük Gülistanlık; diğeri de yeni yeni tanıdığım Aylağın Günlüğü. Selam olsun...
2 yorum:
Yazmak için kafa yerinde olacak.
bende kafa yok mu yani?
Yorum Gönder