7.06.2010

karşı pencere

Geçen gün birisi sorunca fark ettim ne kadar uzun süredir bu evde yaşadığımı; dile kolay 9 yıl. Taşınmalardan nefret ettiğim için her derdine katlandım bu evin belki de, yine de kabul etmem gerekir ki şanslıyım; çok güzel kendisi. Bir de o kadar çok şey yaşadım ki bu dört duvar arasında...

Dokuz yıl içinde çok şey değişti çevrede. Bir kere bir sürü yeni bina yapıldı eskisinin yıkılması ile. Mahallede tepesine su döktüğüm çocuklar büyüdü. Bazı insanlar taşındı çevredeki bazıları ilk günden beri yerinde.

Bunlardan birisi de tam karşı penceremdeki kadın. Annemden bildiğim kadarıyla (benim 9 yılda çevreyle kurduğıum muhabbeti bir günde kurabiliyor kendisi) ben taşınmadan bir süre önce oğlu intihar etmiş. Kocası da hastaydı, uzun süre görmemiştim; sonra ara ara denk geldim yine görünmeyene dek. Annemden öğrendim ki tekrarlamış herşey. Her gün görebiliyorum o pencerede, sokağı izliyor. Muhtemelen sıkkın. Bir süredir tek bir saksı içinde çiçek görüyorum pencere önünde: gündüz hava alıyor, akşam içeriden dışarıya bakıyor. O kadın gibi, camın, pencere pervazının berisinde tek başına duruyor. O yaşa gelince ben de tek başıma mı olacağım böyle diye düşünüyorum sonra, uzun yaşamayacağım nasıl olsa düşüncesi hatırlatıyor kendini; mutlu mesut sardunyalarıma çeviriyorum gözlerimi.

Hiç yorum yok: