Yenikapı'dan Mudanya'ya geçerdim deniz otobüsüyle; şimdi 2 katlı bir hızlı feribotla ulaşılıyor. Business class bile yapmışlar; 5 TL fazla ödeyip (şirket kartıyla elbette) ne farkı olduğunu anlamadığım üst katta oturdum. İstanbul'dan az açıldık ki sızmışım; arada tipi Arap kendisi Meksikalı abinin coşan sesiyle uyanıp köşedeki sarışın hatunu kesip gene sızdım. Güzelyalı'ya gelmiştik bile...
Bursa'nın çevresini yol yol yapmışlar. Direkt bastık Eskişehir yoluna. Fark ettim ki ben hiç bu mevsimde gündüz geçmemişim Mezitler'den. Yeşil, sarı, turuncu ton ton birbirine geçmiş; dağların tepesinde bulutlar. Sonrası bozkır zaten. Ha bir de Bozüyük var...
Dönüşte İnegöl'de yağlı bir köfte, Bursa'yı sel götürüyor göz gözü görmüyor. Merinos fabrikası yıkılmış park olmuş, Görükle köyünde oteller kurulmuş.
Bursa'yı mı özlemişim burada geçen güzel günleri mi bilemedim...
3 yorum:
insan yasadigi yerdeki degisimin farkinda degil cogu zaman...okuyunca tuhaf hissetim kendimi.bi de,mezitler kısın karla kaplı oldugunda da ayri bir guzeldir...
mezitleri hep ya yeşil gördüm ben ya beyaz.
Kestane şekeri mi getirdin mi kestane?
Yorum Gönder