Eğer bir spor müsabakası izliyorsanız bir şekilde iki taraftan birisini tutarsınız. Oyun stili, forma rengi, takım adı, yapılan bir hareket, kulüp amblemi vs taraf tutmanızda rol oynar. Bu sayede bazı takımlara da sempati duyarsınız. Şimdi sempatiler "işçi sınıfının takımı olma", "maçlarını genelevde oynama","krala karşı bir halkı temsil etmek" gibi etmenler üzerinden kuruluyor olsa da benim VfL Wolfsburg sempatim böyledir.
Yanılmıyorsam 1998 yılıydı. NTV Almanya Kupası'nı veriyor. Rakibi hatırlamıyorum ama formasının önünde Volkswagen amblemi olan, fıstık yeşili formalı bir takım var sahada. İyi de oynuyorlar. Ehliyeti olmayan ama 74 model 1303 hayalleri kuran, e yeşil rengi de seven bir adam için meyletme nedeni. Teknik direktörün adı Wolfgang Wolf, maçları oynadıkları stadın adı da Volkswagen Arena olunca işlem tamamlanıyor. O günden beri takip ettim Wolfsburg'u. Bundesliga'ya çıktılar, Eric Gerets yönetiminde coştular, iki sezon arka arkaya kıl payı Bundesliga'da kaldılar. Bu dönemde içinde bulunduğum bir mail grubu sayesinde bir de formalarına kavuştum. Geçen sezon Felix Magath geldi takımın başına; komando tarzı antreman stili nihayetinde tanınmamış, adı bilinmeyen futbolcuların büyük katkılarıyla şampiyonluğu getirdi. Seneye Şampiyonlar Ligi'nde Armin Veh yönetiminde takipçisi olmaya devam edeceğim.
Son bir not da sempatizanlıkla taraftarlık ayrımı arasında yapayım. İlkokulda iki senesinin ayda iki gününü Bursa Atatürk Stadyumu tribünlerinde geçiren küçük çocuk yeşil beyazlı formaya sempati duyar ama baba kontenjanından Galatasaraylıdır. Dolabında hala Galatasaray, PAOK, Fiorentina ve Wolfsburg formaları bulunmakta ve PSG, Celtic, Man Utd, Celta Vigo formaları elde edeceği günler geleceğini bilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder