25.01.2010

les poupees russes


Kar var ya erkenden yolladılar bizi eve, ben de bahsi geçen filmi izledim. L'Auberge Espagnol'u çok beğenmiştim ama bu filmle ilgili tereddütlerim vardı. E tereddütle oturunca hayal kırıklığı olmuyor. "30 yaşıma geldim bekarım, neyseki AB vatandaşıyız serbest dolaşım hakkımız var seksi/aşkı da böyle yaşayabiliriz" filmin teması. Cecile de France sanki yaşlanmış ama daha bir karizmatik olmuş. Filmi izlerken sanki bahar gelmiş, ben de kalkıp iç baklalı enginar yiyecekmişim gibi hissettim; iyi bir his... Bir şekilde hayatımızda olan şeyleri görüyorsunuz iyi hoş işte. Ama başroldeki abi düdük kalmış biraz, The Beach'deki abi olsaymış daha iyi olurmuş; kız olsam verirdim ona zaten.
Bir de o manken abla arasa "gel Moskova'dayım pek bir sıkılıyorum" dese ilk trene atlamayan arkadaş bizden değildir. Hatun bir de yol parasını koydu elemanın çantasına.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Evde sakiiiin sakin oturduğum bir akşamda izlemiştim, ilk filmdeki kadar zevk aldım mı? Cık. Yine de sevdim, böyle sakin Avrupa filmlerini seviyorum ben. Görüntüleri filan seyrediyorum sukunetten sıkılınca.

hirondelle dedi ki...

Paris sahneleri güzeldi, Londra sahneleri güzeldi, tren yolculuğu sahneleri güzeldi...