3.01.2010

soul kitchen


Daha önce söylemiştim bir filmden etkilenmiş olmak için karaketlerle birkaç gün beraber yaşamam gerek. Duvara Karşı böyle bir filmdi. Fatih Akın'ın son izlediğim filmi Yaşamın Kıyısında oldu. Boktan bir pazar günüydü bugünkü gibi. Babam Bodrum'da ölürken benim İstanbul'da olmam gerekiyordu; filmden çok birşey yok doğal olarak aklımda. Ama son sahnesinde ben de mıhlanıp kaldım; babamın gelmesini bekledim. Olmadı...
Bugün yine ailesel meseleler iç kasıcı hale gelince kardeşimle Soul Kitchen'a gitmeye karar verdik. İyi hoş film ama çok da süper değil. Hollywood çekmiş olsa izlemem öyle diyeyim. Fatih Akın St Pauli'ye selam çakmış gene bol bol. Metaxalar havada uçuşuyor, fonda rebetiko esinlenmeleri. Mutfak sahneleri... İyi ki abim yok dedim film çıkışında bir de. Mutlu sonları sevmiyorum ayrıca; sevgilin boynuzu takmış, dükkanını abin kumarda kaybetmiş, belin ayvayı yemişken ordan bu kadar kolay çıkamazsın arkadaşım...
Şimdi tekrar bakın yukarıdaki fotoğrafa. En geç 2012 Ekiminde toplayacağım eşi dostu, "veda edin bana" diyeceğim.
Bir de High Fidelity'ye selam çakarak yazımızı bitirelim: "Do you have soul?"

Not: başa bela kardeşimin blog alemlerine tefriş etmesi nedeniyle üç kere: hurray! hurray! hurray!

Hiç yorum yok: